Yaşanmış Kars Hikayeleri -3
Bölgede yaşanmış hikayelerimizin bugün üçüncüsü ile devam ediyoruz.
Babaaaan Selam Söyle
Her bölgenin mutlak karakteristik özelliği vardır bilirsiniz
Ardahan , Hanak, Posof bölgesinde bazı köylerde de öne çıkan bazı belirgin özellikler var ki sormayın..
Bizim Mevlüt Usta'da bu üçgende yer alan köylerin birindendir.
Mesela..
O köylerden birinde tellal çıkıp minareden ""Beş liraya diş çeken geldi" dese ..
Herkes kapının önünde ağzını açıp bekler
Ama bizim Mevlüt Usta nasıl olmuşsa onlara benzememiş pek..
Mevlüt'ün dostuna ciğeri lazım olsa ..
Söküp narkozsuz verir ..
Bir akşam vaktiydi ..
Babası dışardan kükredi.
"Seyiitt!"
Oğlan elindeki çayı yakasına dökerek dışarı çıktı..
Çıktı , kapının önüne direk oldu !
Babası yularından tutuğu fil büyüklüğünde bir at ile duruyordu .
Sanki on heykeltıraş 10 ay çalışıp bir at yontmuşlardı.
" Hele sen bir mahsülü içeri al , gör bak senin baban sana neler alacak " demişti..
Işte o gün bu gündü.
Anladı Seyit ..
Seyit Kıratın üstünde Köroğlu , Alapaçanın üstünde Kiziroğlu Mustafa Bey'di..
Dostun kapısınada sürdü, düşmanında..
Neden sonra ..
Atın başını dayısının köyüne çevirmiş, toprak damların üstüne çıkıp ata doyamayalar , onun tozu dumana katarak köyden çıkışını izliyordu.
Seyit..
Bir ara ..
Eğilip atın yelesinden göğsüne baktı.
"Kırat gibi kanadı olmasın ? " dedi içinden
Uçuyordu kanatsız uçuyordu ..
Düşman kurşun atsa, Seyit'in atı isabet etmeyen kurşundan önce giderdi hedefe..
Bir yıldırım gibi indi dayısının kapısına ..
Ak köpükler fışkırıyordu burnundan
Dayısı, dört nala gelip kapıya şimşek gibi inen sese çıktı ..
" Dayı nasıl , babam aldı been "
Dayısının gözü atı görmüyordu.
Yeğeninin omzundan batmakta olan güneşe baktı, döndü sofrada yarım bıraktığı kazı aklına getirdi..
"Hele in " dese..sofrada yarım kalmış kaz ..
Güneş battı batıyor gece yatıya da kalacak ..
Sabah kahvaltı..
Çok hızlı düşündü bunları ..
" Hele sür dayın baksın atıaaan " dedi ..
Seyit çevirdi kantarmayı .
Hafif mahmuzladı atını
At uçtu ..
Dayısı arkadan bağırıp el salladı :
"Babaan selam söyle , babaaan selam söyle !"
Gürbüz'ün Sınavı..
Okulun Müdürü Şahabettin Bey..
Teneffüs zilinden birkaç dakika sonra yüksekçe duran merdivenlerin başına çıktı..
Elini arkasına koyup..
Bahçede kuşlar gibi cıvıldaşan öğrencileri seyretti..
Birden ilk defa görüyormuş gibi
Bacak kadar çocukların arasından Minare gibi dolaşan Gürbüz'ü gördü..
Gürbüz ondört yaşındaydı..
O artık siyah önlük değil, babasını siyah gömleğini giyip yakasına anasının beyaz valasını bağlayarak geliyordu.
Oyun oynamak hoşuna gidiyordu.
Sıkıldı mı dersten çıkıp gidiyordu.
Bir seferinde..
Mustafa Öğretmen evine gitmiş, bir sürü dil dökmüştü;
" Bak arkadaşların okuyup doktor, öğretmen, mühendis olacaklar..
Hem okulda güzel oyunlar oynanıyor , saklambaç, Kemer oyunu .."
Gürbüz dinlemiş dinlemiş, Mustafa öğretmen:
" Tamamdır "
diyeceği esnada..
"Öğretmenim boş veeer okuyacağım da Meydan hocaya iyiliğe mi geçecek? " demişti. Şahabettin Bey'de ,bir huzursuzluk başladı..
"Bu böyle olmayacak" dedi içinden..
"Bu çocuk diğerlerini olumsuz etkiliyor
Son bir yol bulmalı"
Bu düşünce ile odasına geçti..
Son derse girmeden yardımcılarını ve sınıf öğretmenlerini toplantıya çağırarak Gürbüz ile ilgili plan yapmaya başladı.
Biraz sonra masanın etrafındaydı herkes..
Plan yapılmış Gürbüz'e tek soru sorarak "Mezun oldun" diyeceklerdi.
Gürbüz'ü mezun edecek tek soruluk sınavı Gürbüz'ün ihtisas yaptığı alanların içindendi.
Gürbüz okulun dışında..
Yılanı boğazından yakalayıp elinde baston gibi dolaşıyor,
Karıncaları su dolu tepsiye doldurup yüzme öğretiyor..
Kurbağayı kıble arayarak kesiyor,
At ile itin kuyruğunu birbirine bağlıyor,
Kediyi köpeğin önünde atıp kaçıyor,
Bir seferinde de ..
Babasının aldığı oniki balığı ipi dizerek, evdekilerden habersiz köyün içinde gezdirmişti . "
Bu kadar tecrübeden sonra kurul , Gürbüz'ün kurbağanın başını kestikten sonra bir müddet yaşadığını biliyor olmasını düşünerek o tek soruyu sordular:
"Aha da diploma"dediler..
"Mezun olunca gidip Baytar olacaksın"diye de yüreklendirdiler..
Gürbüz "yaşamaz"dedi..
Kurul birbirinin yüzüne baktı.
Yoksa kendileri mi yanılıyordu..
"Gürbüz iyi düşün" dediler
Gürbüz "yaşamaz" dedi.
Hiç değilse hakkı ile mezun etmek istiyorlardı
"Oğlum Gürbüz kaç defa yaptın bunu biliyoruz hatırla" dedi müdür.
"Yaşamaz" dedi Gürbüz..
Müdür Şahabettin Bey, sinirle ayağa kalktı. Gürbüz'ün iki bacağının arasına sıkıştırdığı avuçlarının içi terledi.
Dudağı titredi sürekli çektiği burnundan bir damla su düştü tozlu dizine..
"Öğretmenim.. yaşar yaşar ama ..Allah kessin öyle yaşamayı!.."
Allah'ın işi..
Kars'ın Merkez Köyü Kümbetlidendi Ömer.
Çok eski model kamyonu ile köyden şehre kum çekiyordu her gün.
Bu bazen günde on seferi buluyordu.
O gün ..
Beşincisi miydi , altıncı mı yoğunluktan o da bilmiyordu
Köyün tam çıkışında köylülerinden Turan amcayı şehire doğru giderken gördü.
Durup aldı.
"Sağ olasın ay Ömer , ömrüm çok olsun valla eyi oldu" dedi.
Dedi ama ..
Bozuk yolda başı tavana deyince,dilini ısırdı.
Ömer de o esnada..
Direksiyondaki boşluğu telaşla toplayıp, arabayı yola sokarken..
Bu sefer vites büyük bir gıcırtı ile yerinden çıktı..
Turan amca dilinin acısını unutarak, düşmek üzereyken açılan kapıyı zor tuttu.
" Nereden bindim bu viranhaneye" dedi içinden
"Bir sağ salim'in inseydim "diye aklından geçirirken tavana çarpan başından şapka düştü bu kez.
"Ola şapkam nereye gitti "deyip eğilirken başı bu kez torpidoya çarptı ..
"Yok canım.. benimki buraya kadar" diye aklından geçirdi
Ama artık içinden bir şey geçecek akıl kalmamıştı..
Tozlu bedenine yapışanın artık ecel teri olduğunu düşünmeye başlamıştı ki..asfalta çıktılar.
"Üstüne gün doğsun ay Ömer" dedi
böyle diyerek için rahatlatmıştı ki ..
Ömer altına girmekte olan otomobilden son anda direksiyonu kırarak kurtardı.
"Ayağım kırılaydı o yola çıkmayaydım"dedi içinden Turan amca..
"Gözümde kör olaydı görmeyeydim "
Aslında işi şehir merkezindeydi ama şehrin girişinde..
"Dur,dur ay Ömer benim işim burdadır Dur benim ineyim" dedi.
Aşağı indi kapıyı kapatmadan yerden kamyonun içine doğru seslendi:
"Ay Ömer sen şoför moför değilsen seni Allah götürüp getirir"
Ömer yüzünün terini silerek parmaklarını saçların arasına soktu. "Turan emi..Ben her gün bu yolu günde on defa gidip gelirem ..bu mübarek Allah'ın heç başka işi gücü yoh mudur ? Her gün benle günde on kere bizim köye gelip gidecek?! Hee .. "