Türkiye Ermenistan sınırında, hem kazanıyor hem de kazandırıyor

Türkiye Ermenistan sınırında, hem kazanıyor hem de kazandırıyor

Kars’ın Akyaka ilçesinin Kalkankale köyünde kurduğu Mısır Silajı paketleme tesisiyle bölgeye hitap eden Şemistan Göktaş (66) Erzurum, Rize, Artvin, Van, Ardahan’a bile ürün gönderiyor. Türkiye Ermenistan sınırında Doğu Kapı’ya 500 metre mesafedeki Kalkankale köyünde 45 yıldır hem kazanıyor hem de kazandırıyorlar.
TOPRAKLARINI KORUYORLAR
Yaz-kış demeden çalışmak nasıl oluyor işte bunun en güzel örneklerinden birisi Kalkankale köyünde yaşanıyor. Aralık ve Ocak aylarında Kars, en soğuk günlere tanıklık ediyor. Tam da zemheri gönlerindeyiz. Bu zemheride eksi 20-22 derecelerin görüldüğü bu günlerde Kalkankale köyünde mısır silajı paketleme işlemi dışarıda yapılabiliyor. İşçiler ise ısınmak için yanlarındaki tenekede ateş yakıyor. Metropol kentlere göç etmek yerine çocuklarıyla birlikte köyde kurdukları aile işletmesinde bu çalışmaları yapıyorlar. Yaz aylarında mısır silajı ve pancar ekimleri yapıyorlar, makine ve ekipmanlarıyla da bölgede silaj ve pancar sökümü işlerinde çalışıyorlar. Doğup büyümüş oldukları köyde üretime geçmenin, üretimde başarı elde etmenin ve kazanmanın da mutluluğunu yaşıyorlar. Daha da önemlisi topraklarını koruyorlar.
KÖYÜMÜ TERK ETMEK İSTEMİYORUM
Şemistan Göktaş, “Ermenistan sınırında Doğu Kapı’ya sıfır noktadaki köyümüzde mısır silajı paketleme işi yapıyoruz. Tonu 3 bin TL’den toptan satış yapıyoruz. Oğullarımla ve 5 işçimizle birlikte çalışıyoruz.” dedi.
Köyünde üretmenin önemine değinen Şemistan Göktaş, “Bu köyde doğdum ve köyümü terk etmek istemiyorum. Köyümde yaşamak istiyorum. 200 bir dönüm pancar ekiyorum. Pancar sökme makinemiz de var onlarla çalışıyoruz. 1980 yılından bu yana mısır silajı paketleme işi yapıyoruz böylelikle halka hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Her bölgeye satış yapıyoruz. Erzurum, Artvin, Rize, Van, Ardahan’a kadar gidiyoruz. Silajı da pancarı da kendimiz ekip, kendimiz yetiştiriyoruz. Piyasadan almıyoruz tamamen kendi ürünlerimiz. Yaz-kış devam, durmadan çalışıyoruz. Yazın ekiyoruz kışın da paketleme yapıyoruz. Silajı vakumlayıp satışa sunuyoruz.” diye konuştu.
HER GÜZELLİK BİR ARADA OLMAZ
Bunların yanında ot ve saman stoklarından satış yaptıklarını da dile getiren Şemistan Göktaş, “Benim 600 ton mısır silajı paketlemem var, 300 ton samanım var. 30 ton da otum var. Almak isteyen tüm vatandaşlar bizlere ulaşabilirler. İsterseler kendimiz taşımacılığını yapabiliriz isterseler kendileri de gelip götürebilirler. İşlerimiz de iyidir Allah’a şükür. Kim ne derse desin köylüden iyisi yoktur. Her türlü imkânımız var. Zaten bu ülkede çalışan yok bizler işçi bulamadığımızdan dışarıdan adam getirip çalıştırıyoruz. Bakın bizler kimseye muhtaç olmamak için gece-gündüz çalışıyoruz ama bazı vatandaşlar çalışmıyor. Ve bu zor iklim koşullarına rağmen çalışıyoruz. Tabi burası kış memleketi olduğundan sıkıntılarına da katlanacaksın. Her güzellik bir arada olmaz ki. Kış koşulları zordur ama benim için hiç de zor değil. Bir işi severek yaptın mı zor olmaktan çıkıyor. Sevmeyerek de yaptın mı her iş zordur. Ekmeği bile çiğnemeden yutamıyorsun. Çalışırsan her şey olur. Yani huzurlu olursun vallahi çalışmaktan güzel bir şey yoktur. Azmettin mi, çalıştın mı oluyor yeter ki azim olsun. Şükredeceksin ve azmedeceksin. Çalıştın mı her şey olur. Hayatta yapılmayacak bir şey yoktur.” dedi.
ŞEHRE GİTTİM Mİ BAŞIM AĞRIYOR
Hep bu köyde yaşadım, doğma büyüme bu köylüyüm. Köyümden de dışarıya çıkmak istemiyorum. Burada huzur buluyorum. Kardeşlerim gurbete gitti ama ben gitmek istemiyorum. Ben şehir hayatını sevmiyorum. Bu topraklarda gezmek, bu soğukta yürümek, temiz havayı solumak daha sağlıklı ve güzeldir. Onun için burada mücadeleye devam ediyoruz. Biz bu eksi derecelerde çalışıyoruz hiç de umurumuzda değil. Ben bu ortamda çalışmaktan mutlu oluyorum. Gurbete gitmek istemiyorum, şehre gittim mi başım ağrıyor. Soğuğa da alışmışız. Yaz-kış aynı şekilde çalışıyoruz. Soğuğa da alışkınız her türlü iklim koşullarına göre giyimimiz de var.” diyerek sağlıklı kalmak için çalışmanın önemine vurgu yaptı.
BU BAYRAĞI YERE BIRAKMAMAYA ÇALIŞIYORUZ
Oğlu Muhammet Kürşat Göktaş da babası ve kardeşleriyle birlikte yaz-kış köyünde çalışıyor. İş istihdamına da katkı sağladıklarını söyleyen Göktaş, gurbeti değil köyünü tercih ettikleri için çok mutlu olduklarını belirtti.
Daha önceleri Ziraat Odası’nda operatörlük yaptığını ardından da Almanya’dan makine ekipman alarak köyünde üretim yaptığını aktaran Muhammet Kürşat Göktaş, “Arpaçay ve Akyaka’da yaklaşık 5 bin dekar söküm yapabiliyoruz. Van Erciş’e, Erzurum’a da gidiyorum. Bunun yanı sıra kendimize ait mısır hasadı yapıyoruz. Mısır silajı ve pancar küspesi satışları yapıyoruz. Şu anda da mısır paketleyip satıyoruz. Aile işletmesi olarak bir de istihdam sağlıyoruz. 5 çalışanımız var. Bu arada tırlara da yükleme yapabiliyoruz. Dur durak bilmeden devamlı çalışıyoruz. Yüklü işler olduğunda ise dışarıdan işçi alıp çalıştırıyoruz. 3 kardeşiz ve babamızla beraber çalışıyoruz. Gurbete gitmedik kendi köyümüzde üretim yapıyoruz. Kendi köyümüzde Ermenistan sınırında bayrağı tutan tek biziz. Buranın koruyucusu biziz ve buradan gitmek de istemiyoruz. Bazı şartlar bizi zorlasa da bizler gitmemek için elimizden gelen fedakârlığı yapıyoruz. Mısır silajı paketleme işini buralarda herkes yapamaz ama bizler yapıyoruz. Yani bu bayrağı yere bırakmamaya çalışıyoruz. Doğu Kapı sınırı da inşallah açılacak. Kapıya sıfır noktada tarlalarımız arazilerimiz de var. Bizler arazilerimizi yabancılara satmak istemiyoruz. Her şey Türkiye’nin olsun, bizim olsun, başkalarının olmasın istiyoruz. Toprağımıza sahip çıkıyoruz. Şartları da zorlayarak topraklarımıza sahip çıkıyoruz.” şeklinde konuştu.
KÖYÜMÜZDE HEM YAŞIYORUZ, HEM ÇALIŞIYORUZ, HEM KAZANIYORUM HEM DE KAZANDIRIYORUZ
Silajın birinci ekim olduğunu vurgulayan Muhammet Kürşat Göktaş şunları söyledi:
“Bizde hep ilk ekim olur, ikincisi, üçüncüsü hayatta olmaz. Çünkü sezon yetişmediği için tek ekim yapıyoruz. İlk önce bu silajın bir harmanlama zamanı var. Stoğa aldığımız zaman 20 gün, 1 ay yeri geliyor 3 ay stokta kalıyor. Bunun atık gazı var o gazı attırmak için mecbur silo yapıyoruz ve bekletiyoruz. O gazı attıktan sonra paketlemeye başlıyoruz. Yeşil yeşil paket yapıldığı zaman hayvanlarda strese giriyor, daha atmalar oluyor, ishal oluyor. Silajı da biz çiftçilerin isteğine göre yapabiliyoruz. Mesela melez katıyoruz. Mısır silajı ek olarak kırdırılıp getirip bir daha içine atma şansımız var. Yem bile atabiliyoruz yani müşterilerimizin isteğine göre yapabiliyoruz. Köyümüzde hem yaşıyoruz, hem çalışıyoruz, hem kazanıyorum hem de kazandırıyoruz.”
ZEMHERİDE BİLE ÇALIŞIYORLAR
Her türkü iklim koşullarında çalışmaya devam ettiklerini de kaydeden Göktaş, “Eksi 30 dereceleri bile görüyoruz. Yeri geldiğinde eksi 35 derecelerde bile çalışıyoruz. Şu anda da eksi 18, 19 derecelerdeyiz. Bu şartlar altında burada yaşamaya çalışıyoruz. Çünkü dışarıya gitmek istemiyoruz. Yatırımlarımızın tamamı buradadır. Şu anda makineleri satsam, dışarıya gitsem iyi de bir iş kurabilirim ama gitmeyi istemiyoruz. Çünkü buralar ata dede topraklarımız. Babam da gitmemize izin vermiyor. ‘İllaa da kendi yerimiz, kendi toprağımız olacak’ diyor. Onun için de metropol kentlere gidemiyoruz. Şimdi köyde üretmenin ve mutlu olmanın tadını çıkarıyoruz. Toptan ve perakende satış yaparak çiftçilerimize yardımcı oluyoruz.” ifadesini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kars Haberleri