Sovyetler Birliği döneminde, yaşanan onca acı, kan, ölüm, hüzün, Azerbaycan ve Türkiye arasına demir perde koymuş olsa da; dili, dini, kültürü, örfü, tarihi ve milleti bir olan iki kardeş ülke insanının kalplerine asla kilit vuramamıştır. Bu dönem öyle bir dönemdi ki ANA VATAN, ATA VATAN’a, ATA VATAN da ANA VATAN’a hasret kalmış olsa da, bu tek yürek olan millet bir gün bu hasretin sona ereceği ümidini kalplerinde sürekli canlı tutmuştur. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Azerbaycan bağımsızlığını ilan etmiştir.
Zengin enerji kaynaklarına sahip olan Azerbaycan coğrafi konumu itibariyle geçmişte birçok topluluğun ve uygarlığın mücadele verdiği stratejik bir yer olduğu gibi günümüzde de bölgesel güçlerin menfaatleri doğrultusunda bu topraklar üzerinde uygulanan politikalar devam etmektedir. Azerbaycan’ın tarihi incelendiğinde bölgeye yerleşen ilk toplulukların Taş Devri'ne kadar uzandığı görülmektedir. O günden bugüne birçok millet ve medeniyete ev sahipliği yapmış bu verimli toprakların demografik yapısı Çarlık Rusya tarafından sistematik olarak değiştirilmiştir.
1826 yılında yapılan Rusya İran savaşında İran mağlup olmuş, 1828 Türkmençay Anlaşması ile Rusya, Azerbaycan topraklarının kuzeyini alırken, güneyini İran’a bırakmıştır. Karabağ bölgesinde yaşayan Türkler için gelecek yüzyıllarda yaşayacakları sürgün, ölüm ve acıların adeta başlangıç yılları oldu. Çünkü Rusya bu dönemde Karabağ’a başka coğrafyada bulunan Ermenileri göç ettirerek bölgeyi Ermenileştirmeye başladılar. Rusların Karabağ’da Türklere yaptığı baskı, Ermenilere verdiği sınırsız yardım ve destek vasıtasıyla Ermenilerin adeta ölüm makinası haline gelerek ölüm yağdırdığı bu dönemde Azerbaycan yurtlarını Ermenilerle paylaşmak zorunda kalmıştır. Rusya’nın desteği ile gün geçtikçe Ermeniler Karabağ bölgesinden çoğunluk haline gelmiş ve bu topraklarda hak iddia eder duruma gelmiştir. Ve her gecen gün Can Azerbaycanlılar yaşadığı öz topraklarında azınlık haline gelmiştir. Ermeniler üzerindeki etkisini sürekli canlı tutan Rusya, bölgesel politikaları doğrultusunda Ermenilere ekonomik, siyasi ve askeri olarak hep destek verdiğinde Ermeniler şımarmış bölgeyi kana bulamıştır. Karabağ bölgesindeki taleplerinden asla vazgeçmeyen Ermeniler, Rusların desteği ile 1992-1994 yıllarında Dağlık Karabağ’ı ve civarındaki illeri işgal ederek, birçok masum Azerbaycanlıyı katletmiş ve Azerbaycan topraklarının %20’sini de işgal etmiştir.
Takvimler 26 Şubat 1992’yi gösterdiğinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeni kuvvetleri kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti. Sadece işgalle yetinmeyen Ermeniler, sivilleri toplu şekilde katlederek, esirlere acımasızsa işkence yaparak 20. yüzyılın en kanlı katliamlarından birini gerçekleştirdi. Öyle ki katledilenlerin adli tıp muayeneleri ve şahit ifadeleri, Hocalı sakinlerinin kafa derilerinin soyulması, kurak, burun, cinsel organlarının kesilmesi, gözlerinin çıkartılması gibi kadın, yaşlı ve çocuk ayrımı yapılmaksızın akıl almaz işkencelere maruz kaldığını açıkça kanıtlıyor. Katliamın kurbanları arasında boynu vurularak, yakılarak katledilenlerin yanı sıra karnı süngülenen hamile kadınlar da var.
O dönemde çekilen görüntüler ve fotoğraflar, katliamın büyüklüğünü ortaya koyuyor. (Kaynak: Anadolu Ajansı) İnsanlık tarihinin en acımasız katliamlarından biri olarak tarihe geçen Hocalı Katliamı sonrası Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov görevini bıraktı. Azerbaycan Parlamentosu Hocalı’da yaşananların “soykırım” olduğunu ilan etti. Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki savaş ise 1994 yılına kadar sürdü. İki taraf arasındaki sorunun barışçıl yollarla çözümü için uluslararası platformlarda atılan adımlar hiçbir sonuç vermemiş, BM ve Minsk Grubu etkisiz kalmıştır. Azerbaycan toprakları yaklaşık otuz yıl boyunca Ermenistan işgali altında kalmıştır. Ermeniler onca katliam yapmasına rağmen yine de durmadı. Yıllarca Azerbaycan topraklarına karşı taciz ve saldırılarda bulunmuş bölge halkını huzursuz etmiştir.
Bu gecen süreçte Azerbaycan sulh için tüm yolları denerken Rusya ve Avrupa destekli Ermenistan ise düşman olmaya devam etmiştir. Son olarak Ermenistan 14 Temmuz'da 2020'de Azerbaycan ordusundan biri tümgeneral olmak üzere 7 askeri şehit etti. Ermenilerin bu saldırısı 30 yıldır işgal altında olan Dağlık Karabağ'ın kurtarılmasına sağlayacak savaşın fitilini ateşledi. Can Azerbaycan ordusu, 27 Eylül'de Ermeni güçlerinin Dağlık Karabağ yakınlarında sivil yerleşimlere ateş açması üzerine topraklarını işgalden kurtarmak üzere karşı saldırı başlattı. II. Karabağ Savaşı’nın başladığı ilk saatlerinden itibaren hem Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi çevreleri hem de Türk kamuoyu Azerbaycan yönünde kararlı tutumlarını ifade ederek siyasi ve diplomatik desteklerini sürdürdüler.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Tüm dünyayı işgal ve zulme karşı mücadelelerinde Azerbaycan’ın yanında olmaya çağırıyorum. Ne yazık ki, yaklaşık 30 yıldır konuyu görmezden gelen AGİT Minsk Grubu eş başkanları, sorunu çözmek için çalışmaktan çok uzak görünmektedirler.
Ermenistan, bölgede barış ve istikrar için en büyük tehdit olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bugün de Türk milleti her zaman olduğu gibi tüm imkânlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındadır” dedi. Aynı şekilde dönemin Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Azerbaycan’ın yanında olduğunu belirterek, Ermenistan’ın konumunun Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel olduğunu vurgulamıştı. Sonraki günlerde Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği desteğin açık bir örneği olarak, dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Bakü ziyaretleri gerçekleşti. Türkiye’nin bölgede izlediği etkili politikalar ve Azerbaycan’a verdiği ekonomik, siyasi ve askeri destek, Azerbaycan’ın askeri üstünlüğü ile birleşince akabinde Karabağ zaferini getirmiştir.
Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayisinde üretmiş olduğu milli ve yerli silah, mühimmat, araç ve gereç sayesinde hem şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri hem de kardeş ülke Azerbaycan Ordusu büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Can Azerbaycan ordusunu Türk yapımı milli ve yerli İHA/SİHA’larla donatmıştır. Bu İHA/SİHA’ların II.Karabağ Savaşı’nda etkin kullanılması Azerbaycan’ın savaşı hem kısa sürede hem de az zayiat vererek kazanmasında büyük etkisi olmuştur. Azerbaycan ordusunun etkili operasyonları neticesinde Ermenistan ordusu ağır kayıplar vermiş, 44 gün süren savaşın sonunda Azerbaycan zaferini ilan etmiştir. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının azat edildiği bu savaşta Türkiye’nin önemli bir rolü vardır. Bu rol sadece bugün değil, asırlardır devam eden ve sonsuza kadar devam etmesi gereken zorunlu bir misyondur.
Zira Türkiye II. Karabağ Savaşı’nda bu misyonu sadece masada değil savaş sahasında da sergilemiştir. Türkiye Azerbaycan'a verdiği kararlı, tutarlı, çözüm odaklı desteğin sonucunda Karabağ'ın Ermenistan işgalinden kurtarıldı. Savaş sonunda Türkiye ile Türk Dünyasını birleştiren Nahçıvan-Azerbaycan koridoru açıldı. Azerbaycan'ın bu zaferiyle Türkiye'nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile kara bağlantısı da sağlanmış oldu. Son Söz: Şimdi sıra işgal altındaki tüm KARABAĞ toprakların azat edilmesinde.
Tek Millet İki Devlet
Güvenlik ve Terör Uzmanı Dr. İmbat Muğlu yazdı: