''Sahapsız Memleket''
Kars’ta…
Kışların erken gelip, geç gittiği yılların birinde…
Kars’a dokuzuncu ayın ortalarında kar yağar.
Bunu da televizyon kanalı haber yapar.
İstanbul’un bir semtinde aynı binada alt-üst oturan
Bizim Karslı iki eltiden biri akşam haberlerde bu haberi izlemiştir.
Sabah iki eltide balkonları temizlemektedir.
Üst katta haberi izleyen elti, alt kattaki eltisine seslenir:
“ Kıız duydun mu Kars’a kar yağmış!”
Alt kattaki elindeki süpürgeyi bırakmadan umursamadan cevap verir:
“ Yağar anam yağar n’olacak sahapsız memleket!”
…/
O günlerden bu günleri gören elti hiç bu kadar haklı olmamıştı.
Kars hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı.
Kar-yağmur Tanrının işi elbet…
Ama bu dönem…
Kars’ın sokağındaki karda, buzda sahipsiz kaldı.
Kılıç gibi buzların altından yürüdük beş yıldır.
Çamur deryasına döndü her yer.
Yağmur yağdığında evimize gidemedik.
Lağımlı sular içtik.
Cenaze ,yakıtı biten aracın üstünde kaldı mezarlık yolunda.
Şehreminin makam aracı alındı altından.
Şimdi o kadar sahipsiz ki Kars…
Şimdi bu şehri yönetmeye başka şehirden geliyorlar.
“Sizin içinizden bir adam çıkmaz biz geldik” diyorlar.
Gelenler servetlerini halkın gözüne sokuyorlar.
Yüzlerce konut yaptırdıklarıyla övünenler;
Sanki fakir-fukaraya dağıtmış gibi
Bu halkın sokaklarında dolaşıyorlar.
Gelenler…
Azeri’yi üçe bölünmüş sayıyorlar.
Kürdü ikiye bölüyorlar.
Terekeme’yi ortada kalmış sayıyorlar.
Yerliyi bir yere topluyorlar.
Alevi’yi ağızlarına almıyorlar bile.
Polisi…
Askeri, memuru ayrı ayrı topluyorlar.
Öğrenciyi Allah’tan eşit dağıtıyorlar.
Yani onlara göre biz, bu şehirde yaşayanlar;
Koyun, keçi, tavuk, kaz, hindi sürüleriyiz.
Kimse tek başına adam değil.
Kimse tek başına düşünemiyor.
Onlara göre şöyle oluyor:
Bir Azeri bir Azeri’ye oy verirse öteki Azerilerde peşine takılıyor.
Bir yerli nereye gitse tüm yerlilerde onu takip ediyor.
Terekemeler onlara göre hala hindi gibi düşünüyor.
“Acep nereye gitsek?”
Onlara göre…
İktidar partisi seçimlerden çekilince…
Kürtler yere düşen karpuz gibi ikiye bölündü.
Ve ittifak ortağına bir çekirdek dahi gitmeyecek.
Ve onlara göre Kürdümüz terör partisine gidecek.
Yollara, çöp kutularına bombalar koyan örgütün uzantısındaki partinin çifte adayları,
Kars Kalesinde Beşibirlik gibi ışıldayan halkın Sokağında intikam müzikleri çalıp ardından
Kardeşliği getireceğiz diyorlar.
Bayrağa dokunmayacağız inayetinde, lütfunda bulunuyorlar!
…
Bu millet yağmur yağdığında evine gidecek yol bulamıyorsa,
Musluktan içecek bir bardak suyu yoksa…
Çatılarından sarkan kılıç gibi buzların altından yürüyorsa,
Benzini biten Belediye aracının üstünde kalıyorsa cenazesi..
Mafyanın, çetenin rant kavgasının kurşunu ortasında kalıyorsa bu halk…
Ve Erzurum yollarında inim inim inleyen bu milletin sokağında alınan ambulanslar
Siren çalarak konvoy yapıyorsa…
Cumhuriyet’ten önce Cumhuriyet kurup
Başkent olan bu şehir,
Amasya gibi, Erzurum gibi Sivas gibi
Yüz önderini bulup…
Bu milleti bölenlere,
Bu halka söyleyecek sözü olmayanlara,
Programı, projesi, kadrosu olmayanlara,
Bu şehrin çamurunu, yağmurunu, tipisini görmeyenlere
Ve yaşamı kendi yaşamına benzemeyenlere ..Geldikleri yolu gösterecektir.
Kendine benzeyen,
Kendi içinde yaşayan,
Yaşadığı şehrin utanç perdesini yıkacak,
Gözüne inen şapkasını başının ortasına itecek
Ve sırtını Kaleye yaslar gibi yaslayıp,
Onurlu bir şehri seyrettirecek adayını bulup,
Sandıkta birleşecek
Ve…
“Bu memleket Sahapsız değildir” diyecektir.