MUHARREM AYI VE KERBELA

Her Yer Kerbela Her gün Aşura

Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin, Yezid'in biat talebini reddederek Medine’den Mekke’ye, oradan da Kerbela’ya doğru yola çıktı. Yol boyunca çeşitli suikast girişimlerine maruz kalan Hz. Hüseyin, Kerbela çölünde çoğunluğu Ehlibeyt’ten 72 yakını ile birlikte Yezid'in ordusu tarafından kuşatılarak katledildi.

Kerbela’da yaşanan bu trajik olay, Müslümanlar arasında derin bir üzüntü ve yas nedeni olarak her yıl yeniden hatırlanıyor ve Hz. Hüseyin’in fedakarlığı ve direnişi anılıyor.

Hicri 61 yılında meydana gelen Kerbela olayı, İslam tarihinde 1400 yıldır süregelen bir acı olarak her yıl Muharrem ayının birinci gününden başlayarak anılıyor. Matem ayı olarak kabul edilen Muharrem Ayının 10. günü Hz. Hüseyin’in şehadet yıldönümünde en yoğun halini alır ve yas ayları olan Muharrem ve Sefer aylarını kapsayan iki aylık dönemde düğün, eğlence vb. etkinlikler yapılmaz, yas tutulur.

Her Yer Kerbela Her gün Aşura

Aşura, Muharrem ayının onuncu günüdür. Şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin'in, oğullarının ve yarenlerinin şehadet günüdür.

İmam Hüseyin (a.s), Kufelilerin daveti üzerine, Yezidî hükümeti istemeyen duyarlı insanlara ulaşmak ve onların önderliğini üstlenmek üzere Mekke'den Kufe'ye doğru yola çıktığında, henüz Kufe'ye varmadan Kerbela'da, İbn-i Ziyad'ın ordusu tarafından kuşatıldı. Zillete boyun eğmeyip zalim hükümete biat etmeyince Kufe ordusu onunla savaştı. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri, Aşura günü, susuz bir şekilde ve büyük bir yiğitlikle sonuna kadar savaşarak şehit oldular. Bu nur kafilesinden geride kalanlar, zalimler tarafından esir edilerek Kufe'ye götürüldü. Yetmiş iki cengâver, insanlık tarihinin en büyük yiğitliğini sergileyerek al kanlarıyla kendilerini tarihe ve faziletli insanların vicdanlarına nakşettiler, davalarını ebedî kıldılar.

Şia literatüründe Aşura, İmam Hüseyin'in (a.s) 10 Muharrem'de şehadete ermesinden dolayı en büyük matem günü sayılmaktadır. Zira bu günde Peygamber ailesine en büyük zulümler reva görülmüş ve bundan dolayı İslam düşmanları, bugünü bayram ve sevinç günü saymışlardır. Ancak Ehlibeyt dostları bugünü yas günü olarak görür, Kerbela'da katledilen İslam kahramanlarının şehadetlerini gözyaşlarıyla yâd ederler.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aşura öyle bir gündür ki Hüseyin, yarenleri arasında öldürülmüş, yere düşmüştü. Yarenleri de onun etrafında yere düşmüşlerdi ve bedenleri çıplaktı."

İmam Rıza (a.s) da şöyle buyurmuştur: "Kim Aşura'yı kendine musibet ve ağlama günü edinirse, Allah da kıyamet gününü ona sevinç ve mutluluk günü kılar."

Ziyaret-i Aşura adlı duada Emevilerin bugünü kutladıkları ve sevinç günü ilan ettikleri açıkça belirtilmiştir. Nitekim sözü edilen ziyaretnamede şöyle geçer: "Allah'ım, bugün öyle bir gündür ki Ümeyye oğulları ve ciğer yiyen Hinde'nin çocukları bugünü kutladılar…"

Masum Ehlibeyt İmamları bugünün anısını canlı tutar, matem meclisleri hazırlar ve İmam Hüseyin'e (a.s) ağlarlardı. Hz. Hüseyin'i (a.s) ziyaret eder, halkı da ziyarete teşvik ederlerdi. Aşura, onların hüzün günüydü.

Aşura gününde eğlenmemek, çalışmamak, yas tutup ağlamak, öğle vaktine kadar bir şey yiyip içmemek, ev için bir şey biriktirmemek ve yas hâlinde olmak, başlıca müstehab (sevap) amellerdendir.

Emevîler ve Abbasîler döneminde geniş bir şekilde matem meclisleri düzenlemeye resmî olarak izin verilmiyordu. Ancak Şiîlerin fırsat bulduğu her yerde, Aşura gününde, teşkilatlı bir şekilde yas merasimleri düzenleniyordu.

Aşura, asırlardır hak ile batıl arasında bir hesaplaşma ve din yolunda candan geçme, fedakarlık sergileme günü olarak bilinen bir gündür.

İmam Hüseyin (a.s), böyle bir günde az sayıdaki imanlı, izzetli ve onurlu yarenleriyle Yezid'in taş kalpli, dinsiz ve zalim ordusuna karşı kıyam etmiş, Kerbela'yı Allah âşıklarının kalplerinde her zaman yaşayacak bir meşale kılmıştı.

Her ne kadar bir günle sınırlı olsa da, Aşura'nın bıraktığı etkiler kıyamete kadar sürecektir. Bugün, kalplerin derinliklerinde öyle derin izler bırakmıştır ki, her yıl Muharrem ayının ilk on günü, özellikle de Aşura günü, tüm Ehlibeyt dostları için hürriyet abidesi, şehadet ve cihat ekolü hâline gelmiş, İmam Hüseyin'e (a.s) karşı büyük bir sevgi seli oluşmasına vesile olmuştur. Öyle ki, bu büyük insanlara karşı duyulan sevgi, sadece Şiîlerle sınırlı kalmamış, diğer fırkalara, hatta gayrimüslimlere dahi sirayet etmiştir.

Aşura, Peygamber efendimizin (s.a.a) "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim" hadisinin tecellisi olmuş, İslam dini, Şehitlerin Efendisi'nin kanıyla yeniden canlanmıştır. Aşura, adaleti isteyenlerin az bir sayıyla fakat büyük bir iman ve askla saray ehli zalim ve yağmacı müstekbirlerin karşısında yapılan görkemli bir kıyamdır! Eğer Aşura olmasaydı, Ebu Süfyan'ın cahiliyet mantığıyla İslam ruhunu ve Kitab'ı yok etmeyi istemesinin ve Yezid'in eski cahiliyet dönemlerine geri dönme hayalleriyle Peygamber evlatlarını öldürüp apaçık bir şekilde 'Ne kıyamet vardır ne de vahiy inmiştir!' diyerek İslam'ı ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerinin ardından Kurân-ı Kerim'in ve yüce İslam'ın başına neler gelebileceğini tahmin bile edemezdik.

Kerbela, adaletsizliğin ve karanlığın kol gezdiği asayişsiz dünyada hamasetle insanlığın üzerine örülen kızıl bir çatıdır. Beşeriyet mahkemesinde adalet isteyenlerin çarpan kalbidir. Yüksek seslerle yemyeşil vadilerde yankılanan zafer çığlıklarıdır. Hayat okyanusunda denizler yaratan susuzluktur. Özgürlük vaat eden esaretin omuzlarına yüklenen büyük bir risalettir.

Aşura, namaz kılanların yüz akı, Müslümanların onurudur. Aşura Kâbe'nin esası, kıblenin temeli, ümmetin direği, Kurân'ın hayatı, namazın ruhu, haccın bekası, Safa ve Merve'nin ihlası, Mesar ve Mina'nın can damarıdır. Aşura, İslam'ın insanlığa ve tarihe hediyesidir…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kars Haberleri