"Daha dün, İslam Ordularının göz bebeğiydik.
Hazreti Ömer, Şam’ı fethettiğinde biz ordaydık.
Biz Kürtler; İslam’ın izzet ve şerefini her yerde ,
Büyük bir onurla temsil ettik.
639 yılında camiye çevrilen Diyarbakır Ulu Camii, dile gelse,
Ve asırlardır; kurtuluşa, birliğe, huzura çağrısını,
Bir bir anlatsa…
Yeri geldi Haçlı Seferlerinde en önde bulunduk.
Nurettin Zengi ile Selahattin-i Eyyübi dost oldular.
Aynı coğrafyada aynı kaderi paylaştılar.
Selçuklu’da, Malazgirt’te Alparslan’ın ordusunda,
Andolu’nun kapısını birlikte açtılar.
Tarihte ne zaman Türkler ve Kürtler bir araya geldiyse,
o zaman kuruldu, cihana nam salan, büyük devletler…
Medreselerimizde; hakikatin ve ilmin peşinde,
Nice alim, devlet adamı ve mütefekkir yetiştirdik.
Molla Ahmed-i Cezeri, İdris-i Bitlisi, Urfalı Nabi, Mevlana Halid-i Bağdadi, Ahmed-i Hani ve Bediuzzaman Said-i Nursi; maneviyata, kardeşliğe ve birliğe çağırdılar.
Kürtler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda,
Aktif rol oynamışlardır.
Bu kadim toprakların; asli ve onurlu halklarıdır.
Kürtlerin ülkesi ve ana vatanı, Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bu yol ve kader birliği bin yıldır devam ediyor.
Bu zorlu coğrafyada dostları da düşmanları da hep aynı olmuştur.
Bir dönem egemen olan; tektipçi, baskıcı, ötekileştirici yönetim; Kürtlerin varlığını amasız, fakatsız inkar etmiştir. Ülkemizde özellikle Müslüman kimliği ve Kürtler, büyük zorluklar yaşamıştır. Uygulanan politikalar yüzünden zulüm uzun yıllar devam etmiştir.
1980 Darbesi ve 90’lı yıllar da, ülkemizde sergilenen Baskıcı yaklaşım, maalesef demokratikleşmeyi olumsuz etkilemiştir. Bu yıllarda yaşanan olayların acı hatıraları, hala zihinlerdeki yerini korumaktadır.
Yine bu dönemin; Beyaz Torosları ve 28 Şubat Süreci unutulmayacaktır. Bilinmelidir ki: ayrılık tohumlarının ekildiği topraklarda, kin ve nefret çıkar.
Efendimiz Aleyhisselatü vessalamın buyurduğu gibi…
Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.
Tüm bunlar yaşanırken; 2002 yılından sonra
“Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı.”
Ülkemizin demokratikleşmesi ve normalleşmesi önündeki engeller,
Sistemli bir şekilde kaldırıldı. İnsanlık onuruna ve haysiyetine sahip çıkıldı. Bu "ERDOĞAN REFORMLARIDIR" ve "BÜYÜK BİR DEVRİMDİR"
Kürt Meselesi bugün ülkemizde, Tek Parti dönemindeki gibi bir mesele olmaktan çıkmıştır. Yeri gelmişken, "Kürt meselesi yoktur" ifadesi,
Kötü niyetli birileri tarafından çarpıtılmaktadır.
Buna bir açıklık getirelim.
Biz bu meseleye inkarcı bir bakış açısıyla asla bakmadık.
Dolayısıyla bizim açımızdan, ülkemizde Kürt meselesi yoktur.
Çünkü bu mesele AK Parti döneminde, çözüme kavuşturulmuştur.
Neden çözüme kavuşturulmuştur?
Birincisi, bir halkın varlığını inkâr etmiştir; onu yok saymıştır.
İkincisi; ise; bu halkın, haklarını teslim ederek, sorunları bir bir çözmüştür.
Bir zamanlar Kürtçe ıslık çaldığı için, insanların tutuklandığı bir dönemden, eğitim, siyasi propaganda, yayıncılık, ve sanatın; Kürtçe olarak yapıldığı bir döneme.
Görüşü, inancı ve kökeni üzerinden imtihan etmek büyük bir akıl tutulmasıdır.
Ne yazık ki bugün Kürtlerin sözde temsilcileri, yıllarca, Kürtlerin varlığını inkar edenlerle omuz omuzadır.
23 yıldır, Kürtlerin istismar edilmesinin karşısında dimdik durduk.
PKK ve onun işbirlikçileri, Kürtlerin yakasından ellerini çekmelidir. Kürtleri bu istismardan kurtarmak, siyasetin ve siyasetçilerin görevidir.
Kanaatimce, PKK terör örgütü olmasaydı, Kürtlerin kültürel hakları çok daha önceden verilirdi. PKK şiddete baş vurarak kültürel haklar, ve demokratik reformları baltalamıştır.
Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı oldukça önemlidir.
Bu çağrıya, Akademisyenlerin, STK’ların, aydınlarımızın ve siyasetçilerin duyarsız kalmaması, gereken desteği vermesi elzemdir.
Artık yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız.
DEM Partili siyasetçiler ve destekçileri; KCK, PKK ve PYD’nin gölgesini terk etmelidir.
Terörü ve uzantılarını desteklemek siyasetin alanını daraltmaktadır.
Örgüt yurt dışındaki varlığını büyük ölçüde, bölge ülkeleri ve büyük güçlerin askeri, ekonomik ve siyasi destekleri ile sürdürmektedirler.
Türkiye tarihtir, coğrafyadır, bilgeliktir. Türkiye’nin devlet aklını küçümseyenler, Suriye’de ağır bir cevap almıştır.
Kürt Gençlerine, ABD’nin savaşçısı olmayı layık görenler, Suriye halkından; çalınan petrolün bekçiliğini; yapma vazifesi verenler!
İyi bilsin ki;
Kürtlerin; Suriye’de, Irak’ta ve hiçbir yerde hamisi Amerika değildir. Dostu da, hamisi de Türkiye Cumhuriyeti’dir, “Lideri de, Serok’u da, Recep Tayyip Erdoğan’dır.
İşte fırsat!
Gelin, TÜRKİYEMİZİ; umudun ve adaletin, meşalesi olacak, bir geleceğe, hep birlikte taşıyalım.
Biz Kürtleri; kızıl komünist, militarist, ve dinsiz bir zihniyete asla teslim etmeyeceğiz.
• Kürtler Siyonist bir yapının parçası olamaz.
• Kürtlerin dini İslam’dır.
• Kürtlerin ezeli ve ebedi önderi Hazreti Muhammed’dir.
• Kürtlerin vatanı Türkiye Cumhuriyetidir.
100 yıl sonra coğrafyayı yeniden formatlayan, 21. yüzyılın büyük devrimcisi, Dünya lideri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la, güçlü ve geleceğin Türkiyesi için;
büyük bir azimle ve kararlılıkla çalışmaya devam…
2025 Merkezi Yönetim Bütçemizin Hayırlı, bereketli olmasını diliyor, Genel Kurulu ve Harakani torunları Gazi Kars’ımızı, Saygıyla selamlıyorum."