CHP’nin Yeni Bom’u..
Bom’u bilirsiniz;
Hani şu vinçlerin birbirinin içinden çıkan aparatlar..
Atatürk’ün kurduğu ülkeyi yıkamayacaklarını anladıklarında,
Kendi partisi ile yıkmayı akıl ettiler.
Vinç CHP binasına yanaştı.
Baykal’ın içinden Kemal’i uzattılar.
Kemal başını uzatır uzatmaz..
“Ben Dersimli Kemal” deyip çapı ile birlikte bayrak gösterdi.
Oysa..
Hiçbir siyasi lider..
“Ben Konyalı Ahmet”
“Erzincanlı Doğu”
“Kayserili Abdullah”
“Manisalı Bülent” dememişti.
Bir tek Mıçı Kahtalı olduğunu söylemiş,
O da zaten siyasete değil sanata girmişti.
Hesap uzmanı olarak parlatılan Kemal..
Israrla..
Kaybolup karakol arayan çocuk gibi..
“Ben Dersimli Kemal” diye dolaşınca..
Uzatılan bu kafa ile binanın yıkılamayacağını anladılar.
Düşünsenize;
Adam partinin Genel Başkanı..
Cumhurbaşkanlığına aday göstermediler.
Bir Allah’ın CHP’lisi de çıkıp demedi ki;
“Ülkeyi yönetmeye aday değilsen Genel Başkanlıkta ne işin var?”
Kemal’den bir şey olmayınca..
Kemal’in içinden göğsünde Demirtaş tişörtlü Muharrem’i uzattılar binaya doğru..
Tetiği malum parmak çekerken..
Kemal namlunun deliğinden bağırdı:
“Gel bakalım Maarrem”
Maarrem namluda sürülüydü zaten.
Yani şöyle bir geriye yaslanıp, vakur kalkmadı ayağa..
“Pırt” diye fırladı yerinden.
Yine bir CHP’li sormadı:
“Kardeşim kendin olmuyorsun bari Cumhurbaşkanı gösterdiğin adamı ‘Gel bakalım’ diye çağırma..
Hadi çağırdın, düzgün çağır Maarrem nedir?”
Hemen o dakka..
Önceden prova edildiği gibi biri bayrağı ötekine öteki de altı oku diğerine verdi.
Salon alkışladı.
Sanırsınız ki; Cumhuriyeti yeniden kurdular.
Maarrem diplomasını alıp düştü yollara..
Yolda ayran içirdiler,
Traktör sürdürdüler,
Babasının mezarına götürdüler,
Tırpan sallattılar,
Camiye soktular..
Sirkten bir bisiklet verdiler altına..
Ama diplomasını sokmadı cebine..
Baktılar olmuyor;
Bu Bom da kısa kaldı,
Maarrem’in içinden bir imam oğlu çıkardılar.
Ama adam gerçekten imamın oğlu
Hemen camiye soktular..
İmamın oğlu hocanın önünden rahleyi tuttuğu gibi önüne çekti, başladı yüksek sesle okumaya..
O cami imamının bakışını hatırlayın;
Adam,
“Ben gelip senin Belediyende, sümeni önüme çektim mi?” hıncıyla bakıyordu.
Zaten medya, imamın oğlu başını uzatır uzatmaz makinalarını çalıştırdı.
Ana tarafından imam-ı Azam’ın..
Baba tarafından Sütçü İmam’ın
Ve hatta kendisinin de..
Kayıp on ikinci imam Muhammed Mehdi’nin ruhunu bedeninde taşıyarak Trabzon’da dünyaya zuhrettiğini söyleyeceklerdi..
Baktılar CHP tabanı bu tarafta pek oralı değil..
Hemen Atatürk’ün o eşsiz bedenine fotoşop yaptılar,
O da uymadı..
Adamın göz baş kaykılıp gidiyor..
O deniz gözlere, altın saçlara uymuyor..
Kafa zaten..
Ağrı ile höllük gibi duruyor.
Fotoşop bile;
“Bu program bende uymuyor” dedi.
Adam aldığı tazyikle öyle bir kafa çıkardı ki;
“S400’ler lüzumsuz” diyebildi.
Sanırsınız ki; adamın belediye bütçesinin giderinden çıkacak
Bilmeyenler sanacak ki;
Yunanistan alıyor, İstanbul Belediyesi’ni nişanlayacak..
Neyse ki..
Adamın barutu rutubetli çıkıp “pıt” etti.
Bu ses kumanda masasını hayal kırıklığına sürükleyince..
“Deneyelim mi, son Bom’u sürelim mi” diye bizimkilere daha sormadan..
Bizim medya anonsa başladı bile;
“Dr. Canan Dr. Canan
Pentagon’dan bekleniyorsunuz..
Dr. Canan lütfen beyaz odaya gidiniz..
Dr. Canan.. Kandil’e lütfen..”
Doktor Canan..
Bu anonsları duymaya başlayınca..
İstanbul koridorlarında öyle bir dolaşmaya başladı ki;
Yanından geçen İstanbul’u Fatih değil de bu kadın almış sandı..
Öyle şeyler söyledi ki..
İstanbul İl Başkanı değil de tüm illerin başkanı..
Vinçin son Bom’u başını öyle bir uzattı ki..
Başı gidip Rusya’dan aldığımız füzelerin içine girdi.
Doktor duyduğu anonslara o kadar konsantre olmuştu ki..
“Biz niye bunları alıyoruz?” diyor.
Oysa..
O füzeyi kur Kars’a ..
Düşman Sivas’ta olsun..
Yaz adresi..
“Hadi güle güle” de..
Arkasına su dökmene gerek yok..
Bas düğmeye gitsin..
Horasan’a dokunmadan,
Nenehatun’u uyandırmadan,
Çifte Minareler’in arasından
Kemaliye, Reşadiye derken
Sivas’taki düşmanın seksen noktasına aynı anda gidiyor ha!
Diyelim..
Düşmanın yetmişdokuz vurulacak hedefi var..
Çağır birini Palandöken’den geri gelip yuvasına girsin!..
Peki..
İstanbul koridorlarında kendini Asklepios sanarak dolaşan Dr. Canan neden bu füzelere karşı olur ki?
Bu füzeler..
Gidip Nupelda ve Ayaz’ı mı vuracak, Kemal’in Dersiminde..
Bu füzeler..
Öğretmen Aybüke’yi, Tokat Erbaa’lı uzman Sinan’ı mı, şantiye işçisi İsmayıl’ı mı,
Yoksa Kağızmanlı çoban Mikail’i mi
Kimi..
Ankara’da Güvenpark’ta, tren garında, insan etlerini ağaçlara mı asacak,
Bu füzeler..
Otobüs içlerine Molotof mu olacak?
Bu füzeler..
Düşmanı tanıyor!
Tanımadığı, yüzünü görmediği, adını bilmediği, yoldan geçenleri, çay içenleri, rüya görenleri, hayal kuranları, evlenecekleri, ev yapacakları vurmuyor..
Mesela..
Bu füzeleri..
Nupella ve abisi Ayaz’ın ayağının altına gömmüyorsun.
Yola, çayıra, çimene gömüp üzerini yeşillendirip..
“Kim basarsa bassın” demiyorsun.
Dikiyorsun havaya..
Dost da görüyor, düşman da!
Senin kimin gözüyle baktığına kalıyor gerisi..
Ardahan Posof’tan..
Edirne Uzunköprü’ye..
Yetmiş iki milleti bir seven..
Büyük bir ulus sayan ve dahi eşit gören birlik bilen..
Sarıp sarmalayan, ulusal düşünenlere dedi ki;
“Ben ulusalcılardan hazzetmiyorum”
Kimden hazzediyor?
Eline silah alıp dağa çıkandan,
Yerin yetmiş metre altında tüpten bomba yapandan..
Şarjörüne USA damgalı mermi doldurandan..
Seksen bin seyirci içinde hiçbir taraftar..
“Ben sadece Selçuk İnan’ı seyretmeye geldim” demez.
O takımda..
Hangi şehirli, hangi inançlı, hangi düşünceli, hangi eğilimli olduğunu bilmeden dolduran insanların ortak başarı isteğidir ulusalcılık..
Samsunlu Levent Kırca’ya Vanlılar surat asmadı..
Hami’nin milli takımda attığı gole bir tek Trabzonlular sevinmedi..
Diyeceğim şu ki;
CHP kapısına yanaştırılan vinçin Bom’u..
Atatürk harcından yapılı ne o binayı..
Ne o binanın içinde şekillenen bu ülkeyi yıkamayacaktır.
CHP tarihinde ilk kez böyle birbirinin içinden çıkarak topluca geldiler.
Şimdilik Altı Ok’un dördünü yediler.
Kaldı ikisi..
Halkçılık ve Milliyetçilik Oku’nu da yemeleri yakındır.
Halkçı taban Milliyetçilik zırhını giyip son Bom’la birlikte vinci baş aşağı yuvarlayacaktır.
Bundan şüphem yok..
Son durum maalesef budur..
CHP’nin tabanı bana kadrosunda gerçek bir tek Mustafa Kemal Atatürk hayranı bir yönetici göstersin!
Atatürk ilkelerini Altı Ok’u savunan bir tek yönetici..
Ama ben size onlarca Atatürk düşmanı CHP yöneticisi sayabilirim..
CHP tabanı..
Bu durumu sorgulamalı..
Bu kadar “Bom” hiç bu kadar iç içe geçmemişti
Chp bu bomlardan kurtulursa Atatürk ün Chp si olur..
Vesselam