Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleceğe Miras Projesi'nin önemli noktalarından olan Anadolu'daki ilk Türk-İslam şehri Ani'deki kazılarda Büyük Selçuklu dönemine tarihlenen erzak deposu ortaya çıkarıldı. Depodaki 8 küp konik kürevi formunda olup, yaklaşık 1,5 metre yüksekliğe sahip. Odadan çıkarılan ve üzerinde Orta Çağ mitolojisinde cenneti sembolize eden tavus kuşu motifli bir kase parçası ise oldukça dikkat çekti.
ERMENİSTAN SINIRINA SIFIR NOKTADA
Kars merkeze 42 kilometre uzaklıkta, Türkiye-Ermenistan sınırı üzerinde bulunan, binlerce yıldır farklı kültür ve medeniyetlere beşiklik etmiş, tarihin en büyük hazinelerinden olan Ani Örenyeri, Temmuz 2016'da Unesco Dünya Kültür Mirası Listesinde 16'ncı sırada yerini aldı. Kars merkez Ani Köyü sınırları içerisinde yer alan örenyeri, Türkiye- Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay suyunun batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir Orta Çağ şehridir.
Anadolu'ya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Şehrin zenginliği de buradan gelmektedir. Ani'nin en eski tarihinin M.Ö. 3. Bin yıla kadar uzandığı düşünülmektedir.
ANADOLU'DAKİ İLK TÜRK-İSLAM ŞEHRİ
Ani, 9'uncu yüzyılın başlarından itibaren Bagratlı Hanedanlığı ile birlikte kuruluş dönemini geçirdi. Bu dönem inşa edilen çok sayıda kilise ve şapelle birlikte dini bir merkez haline geldi. 1044 yılına kadar geçen bu süre Ani'nin kuruluş dönemini ifade etmektedir. 1044-1064 yılları arasındaki Bizans hâkimiyetiyle kısa süreli bir fetret devri geçirdi. Şehrin yükseliş dönemi ise Büyük Selçuklulara aittir. Sultan Alparslan'ın 16 Ağustos 1064 günü gerçekleştirdiği fetihle birlikte siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda büyük bir sıçramaya yaşayan Ani; yüz bini aşan nüfusuyla adeta metropol bir şehre dönüştü. Ani, bu fetihle birlikte Türklerin Anadolu'ya açılan ilk kapısı olmuştur.
Böylelikle hem Anadolu'daki Türk-İslam tarihinin başlangıç noktası hem de bu dönem inşa edilen her türden eserle Anadolu'daki Türk-İslam şehirciliğinin ve Türk-İslam mimarisinin başlangıç noktasını oluşturmuştur. Sultan Alparslan tarafından fetih hakkı olarak camiye dönüştürülen şehrin en büyük kilisesi konumundaki Katedral, Anadolu'daki ilk fetih camimizdir. Türklerin Anadolu'da inşa ettiği ilk cami olan Ebu'l Menûçehr Camii (Ani Ulu Camii) ise kentteki Selçuklu eserlerinin başında gelmektedir. 2024 yılı kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan Türklerin Anadolu'da inşa ettiği ilk Kaya Mescit, dünyadaki ilk suda doğumun gerçekleştiği Büyük Hamam, Anadolu'daki ilk Türk-İslam Mezarlığı ve buradaki sekizgen gövdeli Selçuklu kümbet kalıntısı; Ani'deki Türk-İslam mimarisine ait diğer ilklerdir.
KAZI ÇALIŞMALARI 2019 YILINDA BAŞLADI
Yaklaşık 100 hektarlık yüzölçümü ve neredeyse 5 kilometreyi bulan dış surlarıyla Türkiye’nin en büyük arkeolojik kazı alanı olan Ani'deki kazı ve koruma çalışmaları 2019 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı kararlı kazı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesi ortaklığıyla devam ediyor. Kafkas Üniversitesi öğretim üyelerinden Sanat Tarihçisi Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığında devam eden çalışmaların 2024 yılı sezonuna sekiz farklı üniversiteden yaklaşık 35 kişi katılıyor. Bilim adamları ile lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrencilerden oluşan kazı ekibi, başta sanat tarihçiler olmak üzere arkeologlar, mimarlar, restoratör mimar ve restoratörlerden oluşan disiplinler arası bir çalışma yürütüyor.
ERZAK DEPOSU İLE DİĞER BULUNTULAR OLDUKÇA HEYECAN VERİCİ
Selçuklu Çarşısı, Selçuklu Konutları, Batı Aşot Surları ve Aşot Surları Doğu Burcu'ndaki Selçuklu kümbet kalıntılarında devam eden çalışmalar devam ediyor. Bagratlı Hanedanlığı zamanında inşa edilen ve Ani'nin ilk dış surları olan Aşot Surları'nın kuzeyine Selçuklular zamanında eklenen mekanların kazısı ise Selçuklulara ait bir erzak deposunun gün yüzüne çıkarılmasını sağladı. Kuzey-güney doğrultusunda 5,30 x 1,87 metre ölçülerindeki taş deponun içindeki pişmiş topraktan yapılmış olan seramik küpler ise oldukça ilginç.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, deponun Büyük Selçuklular devrine ait olduğunu ve buradan sekiz adet pitos adı verilen küpleri bulduklarını ifade etti. Arslan ayrıca küplerin yaklaşık 1,5 metre yükseklikte olduklarını ve ağız çaplarının ise ortalama 50 santim civarında olduğunu belirtti. Depodan ayrıca tavus kuşu figürlü bir kase parçası da gün yüzüne çıkarıldı. Kazı Başkanı Arslan, tavus kuşunun Orta Çağ İslam ikonografisinde cennet kuşu olarak nitelendirildiğini ve bunun cenneti sembolize eden bir figür olduğunu söyledi.