Alevi-Bektaşi edebiyatında yeni eser gün yüzüne çıktı: Ali Nutki Dede’nin el yazması

Alevi-Bektaşi Şeyhi Ali Nutki Dede'ye ait daha önce bilinmeyen bir el yazması gün yüzüne çıktı.

Alevi-Bektaşi Şeyhi Ali Nutki Dede'ye ait daha önce bilinmeyen bir el yazması gün yüzüne çıktı. Bir sahaftan içeriksiz olarak satın aldığı eser hakkında bilgi veren Doç. Dr. İlyas Kayaokay, eserin bilhassa Alevi-Bektaşi edebiyatı için büyük önem taşıdığını belirtti.

Munzur Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. İlyas Kayaokay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanına da ad olan ve halk arasında Nur Baba lakabıyla bilinen 19. asır Alevi-Bektaşi kültür ve edebiyatının en önemli figürlerinden Ali Nutki Dede'nin daha evvel kaynaklarda zikredilmeyen el yazma halindeki bilinmeyen bir eserini gün yüzüne çıkardı. Alevi-Bektaşi edebiyatı için önemli olan bu eseri, el yazma Osmanlıca eserler satan bir sahaftan, içeriğini bilmeden satın aldığını bildiren Kayaokay, 10 sayfadan oluşan eserin 14 bentten, her bendin de 14 mısradan oluşan bir Kerbela mersiyesi olduğunu kaydetti.

Tarihi el yazma eserler bulma, onları Türk kültürüne kazandırma gayreti içerisinde olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kayaokay, "Çalışmalarımız genellikle yazma eser kütüphanelerinde katalog taramakla geçiyor. Bununla birlikte müzayedeler ve sahaflar da yazma eserler menbaı olduğundan, oralara da ilgimiz vardır. Yeni eserler geldiği zaman sürekli takip ediyoruz. Bir sahaftan aldığımız habere göre "Ali Natiki" adlı bir şairin bir eserinin satıldığını gördüm ve pahalıydı. Eserin birkaç yaprağını kendisinden istedim. Bana gönderince bu eserin Hazreti Hüseyin'in şehadeti konulu manzum bir Kerbela mersiyesi olduğunu fark ettim. Satıcı, bu eseri "Ali Natiki" diye satıyordu. Sonra eser elime geçti ve bu kişinin "Ali Nutki" olduğunu tespit ettim. Ali Nutki'yi, başta Mevlevi dervişi, Defter-i Dervişan'ın müellifi Ali Nutki Dede olduğunu zannettim. Eseri okuyunca manzum kısmındaki mahlas kısmına da bakınca Nutki olduğunu, satıcının rika yazısından ötürü yanlış anladığını ve bunun bir Alevi-Bektaşi edebiyatına mensup bir sima olabileceğini düşündüm ve tahminimde de yanılmadım" dedi.

"Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yahya Kemal Beyatlı da onun postnişin olduğu Çamlıca'daki Bektaşi Tekkesi'ne gidermiş"

Yakın zamanda eseri yeni harflere çevirerek gün yüzüne çıkaracağını belirten Kayaokay, "Ali Nutki Dede, 1826 yılında doğup 1936 yılında vefat etmiş Bektaşi şeyhlerindendir. Onun müritleri de var. Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yahya Kemal Beyatlı da yine dergahına gidermiş. Yakup Kadri, Nur Baba romanında aslında onu anlatmış. Onun eseri olduğunu tespit edince hayret ettim. Çünkü herhangi bir eseri herhangi bir yerde bilinmiyordu. Alevi-Bektaşi şiir antolojinde sadece "Biz bende-i Bektaşi'yiz" nakaratlı bestelenmiş bir manzumesi var. Onun dışında herhangi bir manzumesi veya eserine rastlanılmamış. Eserin sonunda iki de yeni gazeli mevcut. Bu eser hicri 1326 yılında yazılmış bu da miladi olarak ise 1908 yıllarına tekabül etmekte. İslam'ın en trajik olayının yaşandığı, Hazreti Peygamberimizin biricik torunu Hazreti Hüseyin'in şehit edildiği Muharrem ayındayız ve eseri bulmamız güzel bir tevafuk oldu. Yıl sonuna kadar bu eseri neşretmek niyetindeyiz. Bu el yazmayı muhafaza etmem mümkün değil. İleride devletimizin herhangi bir yazma eser kurumuna eseri bağışlamak niyetindeyim" diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri