"Şehircilik: Şehirlerin Kalbine Dokunmak"

"Şehircilik: Şehirlerin Kalbine Dokunmak"

Şehir ve Bölge Plancısı Aytuğ Ali Duruhan'ın "Şehircilik: Şehirlerin Kalbine Dokunmak" başlıklı yazısı şöyle:

Şehirler de bizler gibi yaşayan, nefes alan varlıklardır; büyürler, değişirler, kimi zaman yaralar alır, ama her daim yenilenme gücünü içlerinde taşırlar. Onlar sadece binalardan ve yollardan ibaret mekânlar değildir. Şehirler, taş duvarların ardında saklı binlerce hikâye barındırır; sokaklarında dolaşan insanların adımlarında biriken anılar ve meydanlarında yankılanan duygularla dolup taşar. Her bir köşesi, geçmişin izleriyle, geleceğin hayalleriyle örülmüş birer dokudur.

Bir şehirde yürürken, o yolların sadece fiziksel bir geçiş değil, insanların yaşamlarına açılan birer kapı olduğunu fark ederiz. Sokaklardan akan hayat, şehri canlandırır ve ona nefes aldırır. Şehirler, yalnızca bugün yaşananların değil, aynı zamanda geleceğe dair kurulan düşlerin de sahnesidir. Geçmişin ayak izleriyle geleceğin adımları arasında uzanan bu sahnede, hepimizin bir rolü, bir izi vardır.

Bir şehri asıl yaşanır kılan, onun sokaklarına, caddelerine, parklarına hayat veren insanlar ve onların hikâyeleridir. Her bireyin anıları, duyguları, umutları, o kentin dokusuna işlenir. İnsanlar zamanla gelir ve geçer belki, ama onların bıraktığı izler, toplumsal ilişkilerle, ekonomik yapılarla, kültürel mirasla birlikte şehrin ruhuna karışır. Şehirler, içinde barındırdığı insanların yaşamlarıyla çok katmanlı birer yaşam alanına dönüşür.

Bir meydanın ortasındaki sessiz bir heykel, belki de bir asırdır orada duran bir ağacın dalları gibi, şehrin belleğine işlenir. O bellek, sadece geçmişi anlatmaz; geleceği şekillendirmek için de bir pusula görevi görür. Çünkü şehirler, sadece mekânlar değil, geleceğe dair hayalleri taşıyan canlı organizmalardır. Her taşında, her duvarında bir hikâye saklıdır; her rüzgârında, her yağmurunda yeniden şekillenen bir yaşamın izleri vardır.

Bu büyük resmin arkasındaki disiplin olarak şehircilik, bu yaşam izlerini kullanarak şehirleri daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve ekonomik açıdan güçlü kılmayı hedefler. Kentte yaşayan insanların hayatlarını kolaylaştırırken, şehrin ruhunu ve kimliğini korumayı amaçlar. Diğer bir deyişle, şehircilik, bir şehrin kalbine dokunmak ve onu geleceğe hazırlamak anlamına gelir. Bu noktada şehir plancıları, bir şehrin geleceğini şekillendiren kilit aktörlerdir.

Bir şehir plancısının görevi, şehrin çok katmanlı yapısını anlamak ve geleceğe en doğru şekilde yön vermektir. Diğer bir deyişle, şehirlerin sessizce atan kalbini dinlemek, geçmişin izleriyle geleceğin hayallerini buluşturmaktır. Sadece binalar inşa etmek ya da yollar açmak değil; şehrin ruhunu, insanların yaşamlarını, toplumun ortak geleceğini inşa etmektir asıl amaç!

Şehir plancısı, dokuyu hisseder, şekillendirir ve korur. Şehrin ruhunu yakalamak ve ona nefes veren insanlar için yaşanabilir bir dünya yaratmak, onun en büyük sorumluluğudur. Kimi zaman bir yolun kıvrımı, kimi zaman bir parkın yeşilliğiyle İnsanların hayatlarına dokunan kararların ardındaki görünmez kahraman odur.

Bir şehir plancısı analitik ve sistematik düşünür, geniş bir bakış açısına sahiptir, kamu yararı odaklıdır ve sosyal duyarlılık sahibidir. Şehrin yaşam kalitesini yükseltmek, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek, toplumsal adalet ve eşitliği sağlamak, kültürel mirası korumak ve ekonomik kalkınmayı sağlamak onun görevidir. Plancının bakış açısı, yalnızca şehre dair fiziksel mekânları düzenlemekten çok, toplumun her bir bireyinin hayatına dokunmak, onları daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevrede buluşturmak üzerine kuruludur. Plancılar, şehirlerin ruhunu anlamak ve o ruhu koruyarak gelecek nesillere aktarmak gibi derin bir sorumluluk taşırlar.

Ben, bir şehir plancısı olarak, bu sorumluluğu taşırken her şehrin kendi özgün dinamiklerine ve ihtiyaçlarına saygı duyarak, onu daha iyi bir geleceğe taşımak için çalışmayı ve bu süreçte bir Karslı olarak kendi insanıma rehberlik etmeyi görev bildim. Kars gibi zengin kültürel mirasa sahip olan şehirler, planlama süreçlerinde tarihsel dokuyu koruyarak modern ihtiyaçlara cevap vermeyi gerektirir. Aynı zamanda ekonomik kalkınma, yerel halkın refahı ve doğal çevrenin korunması gibi faktörler de bu süreçte büyük önem taşır. Bu yazı dizisinde sizlerle şehircilik, kırsal kalkınma ve şehirlerin sürdürülebilir gelişimi üzerine düşüncelerimi paylaşacak; Kars'ın gelişimi için atılabilecek adımları tartışacağız.

Bugünden itibaren, Kars Hâkimiyet Gazetesi’nde Kars’ın hikâyesine dair düşüncelerimi, gözlemlerimi ve projelerimi sizlerle paylaşmak üzere yola çıkıyorum. Şehrimizin sokaklarında yankılanan geçmişin izlerini, modern dünyanın gereklilikleriyle buluştururken, geleceğe dair ortak bir vizyon oluşturmak için birlikte düşüneceğiz. Çünkü şehirler, sadece binalardan değil; hayallerimizden, bir arada var olma arzumuzdan ve birlikte yarattığımız yaşanmışlıklardan şekillenir.

Yazılarımda sizlerle, şehircilik biliminin teorilerini değil, o teorilerin bu topraklarda nasıl bir karşılık bulduğunu; Kars’ın kendine has ruhunun, tarihinin ve doğasının geleceğe nasıl taşınabileceğini konuşacağız. Bu yolculukta amacım, sadece mekânsal planlamadan öte, insanlarımızın hayatlarına değen projeler ve fikirlerle şehrimizi daha yaşanabilir, daha güçlü ve daha sürdürülebilir kılmak.

Şehirler bize geleceği sunarken, aynı zamanda bizim de ona bir şeyler katmamızı bekler. Her bir sokakta, her bir binada saklı duran o hikâyelere dokunarak; birlikte daha güzel yarınlara yürümek için bu sayfalarda buluşacağız. Gelin, hep birlikte şehrimizi daha güzel bir geleceğe taşımak için düşünelim ve harekete geçelim. Güzel şehrimiz Kars’ın kalbine hep birlikte dokunalım.

Kaynak:haber merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler