MHP’li Yurdakul: “PKK, Türk’ün de, Kürt’ün de, herkesin de düşmanıdır”

MHP’li Yurdakul: “PKK, Türk’ün de, Kürt’ün de, herkesin de düşmanıdır”

Kars’ta düzenlenen “Bir ve Birlikte Hilale Doğru, Türkiye Toplantıları”nda konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, “PKK, Türk’ün de, Kürt’ün de, herkesin de düşmanıdır.” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Milliyetçi Hareket Partisi Kars İl Başkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen “Bir ve Birlikte Hilale Doğru, Türkiye Toplantıları”na katıldı.

Aynalı Köşk Konferans Salonu’nda düzenlen toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Divan başkanlığını MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul’un yürüttüğü toplantıya MYK Üyeleri, Kars Belediye Başkanı Prof. Dr. Ötüken Senger, Kars İl Başkanı Tolga Adıgüzel ve çok sayıda partililer katıldı.

Toplantıda konuşan Yurdakul, “PKK, Türk’ün de, Kürt’ün de, herkesin de düşmanıdır. Ancak DEM partiye oy veren yaklaşık 6 milyon seçmen için durum farklıdır. Örgütün ipini elinde tutan ABD-İsrail, TUSAŞ saldırısında olduğu gibi bir cevap verse de, Liderimizin yaptığı bu çağrı milyonlarca insan üzerinde bir kırılma etkisi yaşatacaktır. Teröristan’ı yok etmek üzere büyük bir mücadeleye girecek olan Türkiye için gerekli olan da işte bu kırılmadır.” dedi.

Yurdakul açıklamasını şöyle sürdürdü; “Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla “Bir ve Birlikte Hilale Doğru, Türkiye Toplantıları” temalı il bölge toplantıları kapsamında ilki 29 Ekim 2024 tarihinde Erzurum, Ağrı ve Muş ilimizi kapsayan program sonrası ikinci programımız ise “Kars, Ardahan ve Iğdır” ilimizi içeren Türkiye Toplantılarımıza devam etmekteyiz.

Konuşmama başlamadan önce Sizlere öncelikle Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin selamlarını ve sevgi dileklerini iletmek isterim.

Bugün burada, Kars’ın bereketli topraklarında, vatanımızın serhat boylarında, en kıymetli sancaklarımızdan biri olan Üç Hilalin himayesinde seslenmenin ve sizlerle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşayarak tüm katılımcılarımıza sevgi ve saygılarımı sunarım.

Kars, Ardahan ve Iğdır; tarih boyunca Türk’ün yiğitliğini, dayanışmasını ve vatan sevgisini göstermiş, her karışı şehit kanıyla sulanmış kadim topraklardır.

Bu topraklar, Alparslan’ın Malazgirt’ten başlattığı kutlu yürüyüşün ardından, Türk milletinin yurdu olmuş; ecdadımızın, hem düşmana karşı direnişin hem de kardeşliğin timsali olarak yaşadığı, yaşattığı bir coğrafyadır.

Burada olmak, sizlerle omuz omuza durmak, bizim için bir onurdur.

Bölge olarak bir araya geldiğimizde, hepimizin yüreğinde aynı sevda, aynı gayret ve aynı mücadele ruhu olduğunu görüyorum.

İşte bu toplantımız da, tıpkı bu kadim toprakların ruhuna uygun şekilde, birliğimizi, beraberliğimizi ve davamıza olan sadakatımızı daha da güçlendirecektir.

Sizler, zor zamanlarda dahi inancınızı kaybetmeden, milletimize hizmet yolunda gece gündüz demeden çalışıyor, sancağımızı gururla temsil ediyorsunuz.

Bu elbette zor ve meşakkatli yollarda teşkilatlarımız, her biri birer kale gibi dimdik ayakta duruyor ve bu sayede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin umudu olmaya devam ediyoruz.

Sizlerin bu kutlu mücadelemizde gösterdiğiniz fedakarlık ve çalışkanlık, hepimiz için bir örnek teşkil ediyor.

Bugün burada gördüğüm genç kardeşlerimizin gözlerinde, geleceğe dair büyük bir umut var.

Bu umut, sadece Kars, Ardahan ve Iğdır’ın değil, tüm Türkiye’nin geleceğini inşa edecek bir güce sahip.

Ülkü Ocakları’nda yetişen gençlerimiz ve teşkilatlarımızın özverili çalışmalarıyla hem bu bölgede yaşayanlara hem de tüm Türkiye’ye ışık tutuyor.

Ecdadımızın bıraktığı mirası yaşatan sizlerin varlığı, hepimize güç veriyor.

Bugün daha Kars’a ayak bastığım andan itibaren, birliğimizin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha görmek beni ziyadesiyle mutlu etti.

Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, burada da teşkilatlarımızın güçlü, kararlı ve inanç dolu olduğunu görmek, geleceğe dair umutlarımızı pekiştiriyor.

MHP varlığını, milletimizin hürriyet ve bağımsızlığının ilelebet sürmesi ve bizi seçkin kılan, milli değerlerimizin yaşatılması ülküsüne adayan bir siyasi partidir. İç ve dış etkenlere karşı hem devlet kurumlarının, hem de toplumsal dokunun, güçlü ve sağlam kalmasını sağlamak maksadıyla siyaset yapan MHP; birleştirici, kaynaştırıcı parti olma sorumluluğunu, büyük bir titizlikle yerine getirmektedir.

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın; Partimiz, Türk milletinin çıkarlarının yanı sıra huzuru, barışı ve caydırıcılığı esas almaktadır ve Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin plan ve projeleri, nesilleri bile aşacak, stratejilerin bir sonucudur.

Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, terör mevzusunda ortaya koyduğu yaklaşım ve politikalar da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Elbette terör, yapısı gereği bir virüs gibi belli aralıklarla ortaya çıkabilmektedir.

Ekonomik ve siyasi birçok darbe girişimleri ile ülkemizi ve milletimizi bölemeyen, parçalayamayan emperyalist güçler son olarak 15 Temmuz’da ülkemizi işgal girişiminde bulundular. Ancak Türk Milleti’nin asil evlatları ve onun bağrından çıkan Milliyetçi-Ülkücü camianın Lideri Türkmen Beyimiz Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhur Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan buna izin vermedi.

AK Parti ve MHP ittifakı özünde bir Türkiye ittifakıdır. Devletin bekası ve milletin birliği tehdit altında iken her türlü şahsi ve siyasi düşüncenin ötelendiği bu ittifak, tam anlamıyla bir iman ve gönül ittifakıdır.

Terörle mücadelede ortaklaşmak ne kadar önemliyse, terörün beslendiği bataklığı kurutmak konusunda el ele vermek de bir o kadar önemlidir.

Nitekim terörü kökünden bitirici darbe yine MHP’ne, Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin stratejik yaklaşımına maruz kalmıştır.

Necip milletimiz, önümüzdeki büyük mücadelelere, oyunlara ve tuzaklara odaklanmak zorundadır.

Büyük yarışta dünya devleriyle ekonomide, savunma sanayiinde, yazılım ve teknolojide, enerji sahalarında geri kalmamak için gücümüzü dikkatlice sarf etmek zorundayız.

Yüce Türk milletinin, büyük yürüyüşünü engellemekle görevli dahili ve harici unsurları biliyoruz.

Bu unsurlara fırsat tanımadan, büyük bir millet olmanın getirdiği vakurluk ile, üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz.

Bir yılın değil, tarihin en müstesna çıkışlarından birini kaydedeceğiz.

Cenk ise cenk, barış ise barış…

Pek çok defa düşmanlarımızı aman dileyecek noktaya getirdik.

Pek çok defa zamanın dolmasını ve sıranın bize gelmesini bekledik.

İşte şimdi sıra bizde.

Havanın sisli ve puslu olduğu anlarda Türk milliyetçileri ve ülkücüler birçok oyunu bozmuş ve tarihin akışını değiştirmiştir.

Bundan sonra da aynısı olacaktır.

Dosta dost, düşmana düşman olmaktan geri durmayız.

Çiçekle gelene gönlümüzü açar, elinde silah tutanı gördüğümüzde ise belimizdeki kuşağa gider elimiz.

Bu bizim karakterimiz.

Barışa aşık bir millet olarak, hem bölgemize hem de dünyaya huzur getirmeye kararlıyız.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunu ortaya koymaktır. Çünkü bu yaklaşım nesilleri etkileyecek bir karardır.

Ülkemizin zor bir dönemden, bölgenin ve dünyanın da ateş çemberinden geçtiği bir iklimde, kavganın ve siyasi mücadelenin kurallarının, milli çıkarlar doğrultusunda şekillenmesi elzemdir. Devlet aklı bunu gerektirmektedir. Bu adım; devletin büyüklüğünün bir göstergesi ve MHP’nin de kendine olan güveninin nişanesidir.

Zaten Milliyetçi-Ülkücü Camiamız, sizler, Liderimizin ne dediğini, ne yapmak istediğini anlayarak, her zamanki gibi arkasında dimdik durdunuz.

Allah hepinizden razı olsun. Allah yokluğunuzu göstermesin.

Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir. Zira emperyalizm bölgedeki son taşeronu İsrail’in bölgedeki faaliyetleri, Türkiye’nin güvenliğini ve bölgesel çıkarlarını tehdit etmektedir.

Şimdi Devlet Aklı, direksiyondadır.

Devlet Aklı, ülkemizin olduğu yerde patinaj çekmesini durdurarak, ileriye atılma ve gelişme dönemine girdiğini ifade etmiştir.

Ancak 1984’den bu yana devam eden PKK terörünün nasıl bir yıkıma, nasıl bir sosyal ve ekonomik maliyete yol açtığını en iyi bilenlerdeniz.

Bu nedenle, Liderimizin ifadesiyle “Ya siyaset ya terör, ya siyaset ya silah; arası, ortası, şurası, burası yoktur. Bölücü terörün kökü kazınmalı, Türk ve Türkiye Yüzyılında bin yıllık kardeşlik pekişmelidir”.

Şimdi yeni bir döneme giriyoruz.

Bu çerçevede, Yine Liderimizin ifadeleriyle;

“Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye” temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım.”

Tarih bize bu sorumluluğu yüklüyor ve bu fırsatı değerlendirmekle yükümlü kılıyor.

Aksi halde, bildiğiniz gibi sınırlarımızda gözleri var.

Topraklarımızda gözleri var.

Türk milleti, gün yüzü görmesin istiyorlar.

Türkiye sürekli zayıf ve bitkin olsun diyorlar.

Coğrafyamızda ortaya atılan dört parçalı sözde kürdistan hayalleri ile aportta bekliyorlar.

Hepimiz yeni bir Sevr masasının kurulduğunu sahadaki faaliyetlerden çok net görüyoruz.

Şimdi ben sizlere soruyorum?

  • Emperyalizmin Ortadoğu projesi kapsamında kendi çıkar ve menfaatleri için, ABD’nin maşası İsrail’in, binlerce insanı katlederek bir soykırımın uygulandığı bölgedeki yayılmacı politikaları ile birlikte, bu kez Suriye’nin güneyinde Golan, Şam ve Deyrizor üzerinden Irak’a uzanan Davut koridorunun taşlarını döşeyerek, PYD/YPG/PKK devletçiğini tesis etmesi ve yanı başımızda 4 parçalı kürdistan hayalinin bir parçasını kurmasına Türk Milleti olarak seyirci mi kalacağız?
  • Hem ülkemizde hem de komşularımız içinde yer alan terör sorununu çözme meselesi, ABD başta olmak üzere Batı’nın bir sorunu ya da onların istediği tarzda çözüm yöntemlerini uygulamamıza Milliyetçi-Ülkücü camia olarak izin verir miyiz? Razı olabilir miyiz?
  • Ya da, bölgesel ve küresel krizlerin kapımıza dayandığı, Türk Milletinin birliğini hedef alan planların, hızlı bir şekilde devreye sokulduğu bu dönemde, “Önce Ülkem ve Milletim” diyen ve hayatını Türk Milletine adamış olan Milliyetçi-Ülkücü camianın Lideri, bu emperyalist güçlerin, Haçlı ittifakının ve onların içerideki maşalarının oyunlarını bozmayacak mıydı?
  • Savaş sınırlarımıza kadar dayanmışken, bakınız Hatay’ın Yayladığı ilçesindeki Suriye sınırından, Lübnan sınırı, karayoluyla 170 kilometredir ve Türkiye Lübnan’a arabayla sadece 2,5 saat uzaklıktadır. Bölgemiz ateş çemberi haline gelmişken, milli varlığımız üzerinde yoğunlaşan tehditleri idrak edemeyen, idrak etse de işlerine gelmeyip sadece siyasi menfaatlerinin peşine düşen, sözde ülkesini ve milletini seven, kendilerinin milliyetçi olduğunu iddia eden zavallılara ne demeli?
  • “Vaat edilmiş topraklar” hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Buna sessiz mi kalacağız?
  • Kuzeyimizde cereyan eden Rusya Ukrayna savaşı, güneyimizin baştan ayağa tutuşması, batımızda Yunanistan’ın yaygın tahrikleri, doğumuzda silahlı bölücü terörün iğrenç emelleri ve vaat edilmiş topraklar inancı ile Büyük İsrail Hayali için Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ABD uşağı terör devleti İsrail durdurmak için, ilk önce iç cepheyi kuvvetlendirmek gerekmez mi?
  • Daha önce Suriye’nin kuzeyinde Güvenlik Koridoru oluşturarak “teröristan” oluşmasını ve ABD başta olmak üzere emperyal güçlerin Akdeniz’e ulaşmak için bir koridor oluşturmasını önlemek için ne mücadeleler verdiğimizi ve ne kadar Şehitler verdiğimizi hepiniz biliyorsunuz. Peki şimdi ABD- İsrail’in vekalet askerleri PYD/YPG’ye yani PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde yer almasına izin mi verelim?
  • Filistin, Lübnan güvende değilse, kendinizin güvende olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz? İsrail saldırganlığı, her fütursuz açıklamayla görüyoruz ki, Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız için, milletimiz için, bağımsızlığımız için, bu saldırganlığa, bu devlet terörüne, elimizdeki her imkanla karşı durmayalım mı?

Devlet aklından bir haber ve siyasi rant peşinde ömürlerini tüketen zavallıların, Liderimiz ve Genel Başkanımızın ve partimizin duruşunu idrak edememiş olmalarına şaşırmıyoruz.

Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak “İç Cephemizi” sağlam tutmaya gayret ediyoruz.

Liderimiz bu tarihi duruşu ile, ABD ve İsrail’in ülkemizi hedef alan büyük komplosu bozulmuş, Kandil’in ve ABD’nin sinsi ve kanlı tezgahı dağıtılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve Türk Milletinin sonsuza dek sürecek olan milli varlığı, Milliyetçi Hareket Partisi için her şeyin önündedir.

Türk Milliyetçisi Ziya Gökalp, ülkemiz ve milletimiz zor durumda iken çare nedir? diye soranlara; “Tarihin de gösterdiği gibi, Türkler her felaket zamanında, içlerinden çıkacak bir kahraman tarafından temsil edilecekler ve arkasında yürüyecekleri bu kahraman, Ergenekon efsanesindeki Bozkurt gibi onları selamete ulaştıracaktır.” demiştir.

Bu tarihi sorumluluğu üstlenen Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ve partimizin kararlı duruşu ile, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefinde, terör sorunu ülkemizin gündeminden tamamen çıkmış olacaktır.

Zaten büyük Liderler, “Benim Aklım Hep Türkiye’dir” diyen bir Lider de böyle davranır. Allah Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’yi başımızdan eksik etmesin.

40 yıllık terör belasını bitirecek olan bu yüzyılın hamlesi ile;

- Ya teröristler silahlarını bırakarak devletimizin adaletine teslim olacak ve ülkemizde birlik beraberlik sağlanarak huzur gelecek,

- Yok eğer Kandil ya da Edirne buna uymaz ise, DEM ile birlikte terör örgütü PKK nın da, sağduyu sahibi Kürt kökenli vatandaşlarımız başta olmak üzere Türk Milletine açıklayacakları hiçbir şey kalmayacaktır.

- Ayrıca DEM ve PKK’nın aslında örgüt ve parti liderleri tarafından değil, ABD ve İsrail’in direktifleriyle yönetildiği, kimlere hizmet ettiği, kimlerin uşağı olduğu açıkça ortaya çıkacak ve Kürt kökenli vatandaşlarımız başta olmak üzere herkes bunu artık açıklıkla görecektir.

-Kimin terörden medet umduğu ve beslendiği, kimin Kürt kökenli vatandaşlarımızın refahını, huzurunu ve mutluluğunu istemediği ve kimin gerçekten terörün bitmesini istemediği turnusol kağıdının üzerinde tüm açıklığıyla ortaya çıkacaktır.

-Bununla birlikte, Liderimizin ifadeleri ile; “Şayet buna direnç gösterilirse eski usul mücadele stratejilerden çok daha sert, seri ve şiddetli yöntemlerin devreye alınması mukadder haline gelecek ve hiç kimsenin de gözünün yaşına bakılmayacaktır”.

-Ayrıca terör sorununun çözümü önünde MHP’yi sözde engel olarak gösterenlerin de oyunları bozulacaktır.

Zaten partimizi engel gösterip aslında sorundan beslenenlerin oyunu bozulunca şimdiden Liderimizi hedef tahtasına koymaya çalıştılar. Üstelik demediğini demiş gibi göstererek. Dediklerini bağlamından kopartarak. Düpedüz ve ahlaksızca çarpıtma yoluna giderek.

PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olan DEM ile göbekten bağlı olan, onlarla ittifak kuran, her türlü işbirliği içinde olan CHP ve Selahattin Demirtaş sevdalısı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in attığı adımları görmeyenler, hatta alkışlayanlar, şimdi Milliyetçilik vurgusu yaparak Liderimize saldırıyorlar. En önemlisi ise, aynı saldırıyı Kandil’in teröristleri, emperyalist ülke uşakları Murat Karayılan, Mustafa Karasu, PKK Kongra-Gel Eş Başkanı Zübeyir Aydar ve PKKlı terörist Helin Ümit gibi isimler de yapıyor ve Liderimizin bu açıklamalardan çok rahatsızlar.

Öyleyse burada bir gariplik yok mu sizce?

Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, Yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, Evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de, erken seçim derdine düşmüşlerdir.

Şunu buradan açıkça ifade edeyim ki; Hiç kimse bizimle, Milliyetçi-Ülkücü camiamız ve onun Lideri Sayın Devlet Bahçeli ile Türklüğe hizmet kulvarında, milletseverlik ve vatanseverlik yarışına giremez.

Bugün Türkiye’nin bağımsızlığı ve Türk Milletinin güçlenmesi emperyalist güçleri ve onların uşaklarını kahrediyor ve bu odaklar farklı yöntemlerle Türkiye’nin altını oymaya, toplumsal huzurumuzu bozmaya çalışıyorlar.

Lütfen uyanık olalım, birbirimizden kopmamız projelendiriliyor.

Cumhurbaşkanımız, BRİCS toplantısında dış politikada bağımsızlığımızı ortaya koyarken ve Genel Başkanımızın yaptığı önemli açıklamanın hemen sonrasında bu odaklar düğmeye basıyor ve savunma sanayimizin kalbine, TUSAŞ’a bir saldırının düzenlenmesine sebep oluyorlar.

Türkiye savunma sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak en önemli hamlelerin yapıldığı TUSAŞ’ın, saldırı hedefi olarak seçilmesi de elbette bir mesaj niteliği taşımaktadır. Mesajın kimler tarafından verildiği belli değil mi? Diyorlar ki; “Öcalan’ın gücü yetmez. Sınırları aşamaz. Size terörü bitirme ve PKK’yı tasfiye etme fırsatı tanımayacağız” diyorlar.

ABD’li mihraklar ve Kandil ilişkisi, Suriye’den ülkemize sokulan teröristlerin düzenlediği TUSAŞ saldırısında ifşa olmuştur.

TUSAŞ’a yapılan bu alçak saldırı diyor ki; “Ne yaparsanız yapın PKK ya silahları bıraktıramazsın”. Bunu yalnız Kandil mi diyor? Bana göre bu mesaj doğrudan Suriye’nin kuzeydoğusundan geliyor. PKK/YPG organizasyonundan geliyor. ABD korumasındaki topraklardan geliyor. Çok iyi biliyoruz ki, Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD ye bağlı özerk bir yapı kurulması halinde, bu aynı zamanda İran’a karşı ABD ve İsrail için de bir tampon olacaktır. Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi operasyonunun bir parçasıdır. Yani yeni Sevr hayallerinin ilk adımlarıdır.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin hamlesi bütün bu gerçekleri, bütün bu soruları turnusol kağıdının üzerinde bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. İşte bu yüzden tarihi bir olaydır.

PKK, Türk’ün de, Kürt’ün de, herkesin de düşmanıdır. Ancak DEM partiye oy veren yaklaşık 6 milyon seçmen için durum farklıdır. Örgütün ipini elinde tutan ABD-İsrail, TUSAŞ saldırısında olduğu gibi bir cevap verse de, Liderimizin yaptığı bu çağrı milyonlarca insan üzerinde bir kırılma etkisi yaşatacaktır. Teröristan’ı yok etmek üzere büyük bir mücadeleye girecek olan Türkiye için gerekli olan da işte bu “kırılmadır”.

Türk milleti 29 Ekim 1923 tarihinde, kutlu mazisinin en önemli stratejik kazanımlarından birini gerçekleştirmiş, içteki ve dıştaki art niyetli odaklara asla fırsat vermeyeceğini güçlü iradesiyle ortaya koymuştur.

Yüce Türk milletinin 29 Ekim 2024, Salı günü kutladığı Cumhuriyet Bayramımızı gönülden kutluyor, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, TUSAŞ tesislerinde şehit olan vatandaşlarımıza ve tarihin her döneminde mücadeleleriyle öne atılıp şehit düşen kahramanlarımıza, Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyorum.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. Yıldönümünü idrak ettiğimiz bu haftada, bu tür hainane saldırıların, ülkemizi, “21. Yüzyılda Lider Ülke Türkiye” hedefinden döndüremeyeceğini buradan bir kez daha ilan ediyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bizler her daim kardeşliğin, birlik ve beraberlik ruhunun takipçisi olduk.

Ancak tekraren Liderimiz ve Genel Başkanımızın sözlerini hatırlatmak isterim:

“Terörün belini kırmak her şart ve durumda görevimizdir. Terör eylemlerine ön şartsız derhal son verilmesi, Bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olması, Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri terör örgütü için tek çıkıştır.”

Bununla birlikte, Liderimizin şu ifadesi de çok açıktır;

“Hepsinden daha mühimi de şudur: Kürt kökenli kardeşlerimin; bölücü terör örgütüyle hiçbir ortaklığı, benzerliği, yakınlığı, irtibatı ve ilişkisi yoktur. Bu hususta DEM Parti’nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek amacıyla tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması, herkesin hayrınadır. Kaldı ki, Kürt kökenli kardeşlerim oyunu görmüştür.” Sözleriyle de Türkiye’de terör örgütü PKK’ya hizmet edenlerin oyunlarını, en çok da Kürt kökenli kardeşlerimize göstermeye çalıştığı açıktır.

Zaten Başbuğumuz Alparslan Türkeş de;

“Kürt ne kadar Kürtse, Türk te o kadar Kürttür. Türk ne kadar Türkse, Kürt te o kadar Türk’dür” diyerek et ve tırnak gibi olduğumuzu ve ayrılamayacağımızı ifade etmektedir.

Zaten aynı Malazgirt’te, aynı Kurtuluş savaşında olduğu gibi Kürt kökenli vatandaşlarımız, Liderimizin bu elini tutacak, sahip çıkacak, hep birlikte “Lider Ülke Türkiye’yi” birlikte oluşturacağına inancımız tamdır.

Çünkü liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, 6 Haziran 2011 tarihinde Diyarbakır Mitinginde Kürt Kökenli Vatandaşlarımıza:

“Washingtondakiler sizi benden daha fazla sevemez.

Brükseldekiler sizi benden daha çok anlayamaz.

Erbil’deki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez.”

Sözleriyle Türk-Kürt kardeşliğinin altını çizmiştir.

Aynı kararlılıkla, aynı inançla yolumuza devam ediyoruz.

Kars, Iğdır ve Ardahan teşkilatlarımızın kararlılığı ve desteği de bu yolda milli ülkülerimize ulaşmada, bizlere ilham veriyor ve gücümüze güç katıyor.

Elbette bizleri bekleyen zorluklar var.

Elbette mücadelemizde sınanacak.

Türk milleti olarak biraz da kaderimiz bu.

Biz kolaylıkların değil zor sınavların milletiyiz ama başaracağız.

Ayakta kalacağız,

Bir olacağız, Birlikte büyüyeceğiz,

Pastayı birlikte büyütecek, sofraya birlikte oturup, birlikte gülüp, birlikte mutlu olacağız.

Her birinizin emeği, bu kutlu davanın bayrağını daha da yükseklere taşımak için harcadığınız çaba, milletimizin geleceği için büyük bir anlam taşıyor.

Bugün burada bulunarak, bir kez daha bu güçlü birlikteliği pekiştirdik. Sizlerin bu birlik ve beraberlik duygusu içinde hareket etmesi, sadece bölgenizin değil, tüm Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir öneme sahip.

Biz, milletimize olan sevgimizi, ülkemize olan bağlılığımızı her daim en üst seviyede tutarak, çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Ülkücü hareketin sarsılmaz inancı ve kararlılığı ile, Türkiye’nin dört bir yanına hizmet etmeye, bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğiz.

Son olarak Bilge Kağan’dan bir söz paylaşacağım.

Bilge KAĞAN diyor ki;

“Ben devleti yönetirim Hatun da beni yönetir.”

Bildiğiniz gibi ben Aile, Kadın ve Sosyal Hizmetlerle birlikte Sağlık politikalarından sorumlu Genel Başkan yardımcısıyım.

Geçtiğimiz ay Türkiye’de ilk defa bir siyasi parti, 142 bilim insanının katıldığı ve MHP Kadın Aile Çocuk ve Engellilerden Sorumlu KAÇEP İl Başkanlarımız ile birlikte “Aile Kurumu Çalıştayı” düzenledi.

Türk Milliyetçileri daima öncü ve lider olmuştur.

İşte bu salonda da aramızda, çok kalabalık bir şekilde onlarla gurur duyduğumuz kadınlarımız var.

Sağ olsunlar Milliyetçi Hareket Partisinin kadınları sayesinde hem güçleniyoruz hem de milletimizin gönlüne ve zihnine girerek takdir topluyoruz.

Sizlerden de istirhamımız Kadınlarımızı destekleyelim ve önlerini açalım. Türk milletine ulaşmakta kadınlarımız bizlere öncü olabilecek vasıfta ve kabiliyettedir.

Kadın sözü bizde kıymetlidir.

İnanıyorum ki, bu devleti yönetecek olan MHP, kadınıyla erkeğiyle tüm yönetim kadrolarında yer edinecekler ve Türk milletine hizmet etme şansına erişeceklerdir.”

d467516d-6c2f-442b-bd14-f1e27b0e214f.jpg

b44b4552-a51c-4afb-b11e-a8ddaa62f360.jpg

2b3ab07b-32a0-4494-ae90-7a883df428cc.jpg

1c988fef-f218-4fb8-bf67-9403e80993f7.jpg

26c2d072-fc4d-4a8f-a21a-45baaf63c8e4.jpg

Kaynak:Hilal ÖZCAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler