Hani Hüseyin Öldü ya !..
Hani..
O’nu tanıyan hepimizin,
Yüreği titreyip sallandı ya..
Hani..
Ciğerimizden bir parça,
Narkozsuz sökülüp gitti ya..
Sonra..
Sonra hepimiz daha evvel kaybettiklerimizin ardından yaptığımız işi yaptık;
Hepimiz klavyelere sarıldık.
Kaybettiklerimizin ardından,
O’nun hayatta iken duyması gerekenleri,
Ya tabutunun başında söyledik,
Ya mezarının başında.
Erteledik tüm duygularımızı.
İyi adam olduğunu, hoş adam olduğunu,
Cesur, başarılı, namuslu, vicdanlı, akıllı, yürekli olduğunu söylemedik kimsenin yüzüne..
Söylemek için ya ölmesini bekledik,
Ya da,
Sarhoş olmayı..
Aynı şişenin etrafına toplandık.
Kurduk masayı,
Doldurduk kadehleri..
Üç kadehten sonra karşımızdaki adama kalkıp sarıldık
“Gel seni bir öpeyim”
Bir müddet sonra..
Artık ne öptüğümüz dudak bizimdi,
Ne öpülen anladı niye öpüldüğünü.
Sabaha öpen de unuttu, öpülen de..
İçmeden itiraf edemedik, karşımızda oturana sevdiğimizi..
Hep tuttuk içimizde,
Başkasına ait olan sevgiyi..
Oysa..
Söyleseydik, söyleyebilseydik,
Belki yeniden doğrulacaktı.
Ayağa kalkacaktı.
Üyesi olduğu derneğe, sendikaya, partiye gidecekti.
Övseydik meziyetini,
Alsaydık üzerindeki tozu,
Marangoz ise, ağaçtan adam yapacaktı.
Doktor ise, bir derde deva bulacaktı.
Sporcu ise şampiyon olacaktı.
Ölmesini bekliyoruz iyi insanların, ardından bir şeyler söylemek için.
Oysa..
Her şehrin belediye başkanı,
Şehrine, ülkesine, insanlığa katkı yapmışların listesini çıkarmalı.
Ve..
Hayatta olanların heykelini onlar hayatta iken dikmeli.
Adını caddeye, sokağa verecekse,
Kendi eli ile çaktırmalı plakayı o caddeye..
Başarılı bir insan öldükten sonra,
Mezarını altından yapıp başına somdan heykelini diksen ne olur?
Ama..
Hayatta iken..
Kanına kan, canına can katarsın.
Ki;
O insan yeniden üretmeye başlar.
…/
Şimdi gelin şöyle bir şey yapalım..
Ve Hüseyin hepimize bir ışık olsun;
Hani..
Profil resmimizi taa Amerika’ya gönderip nasıl biri olduğumuzu Google’a soruyoruz ya..
O da..
“Şöyle iyi bir insansın,
Böyle hoş birisin.
Senin gibisi dünyaya gelmedi.
Senin yüreğin başka bir yürek”
Falan deyip bir de öteki dünyada gideceğin yeri söylüyor ya..
Neden biz,
Bizi tanıyanlara sormuyoruz?
Neden biz,
Bizim tanıdıklarımıza meziyetlerini söylemiyoruz,
Neden erteliyoruz,
Neden sarhoş olunca ,
“Gel seni öpecem” diyoruz?
Ben..
Miskindim mesela..
Düzce’den Fethi Sönmez öğretmenim,
Ardahan’dan İlhan Öztürk,Erdal Uygur ağabeylerim,
İstanbul’dan Mevlut Usta arkadaşım,
Yasemin Tiryaki, Türkan Aslan..
Benim 67 model beynime birer damla jet yakıtı damlattılar..
Şimdi kendimce uçuyorum!
Bir de sevdalandı mı, bu sıkışık arada..
Kavgana sevdalanıyorsun.
Partine, vatanına, sendikana, derneğine, ülkene sevdalanıyorsun.
Ayağa kalkıp granit, tunç oluyorsun..
Diyeceğim şu:
Hani..
Bazı okullar, başka ildeki bir okula mektup arkadaşı oluyor ya,
Bazı belediyeler kardeş belediye,
Kardeş şehir!
Tarayalım sayfa, gönül arkadaşlarımızı.
Herkes bulsun üç beş kişi..
Ve..
O ölmüş gibi yazsın yüzüne!
Mezarı başında konuşuyormuş gibi söylesin söyleyeceğini..
Abartmadan onun gerçeğini yazsın.
İnanın bana;
Daha çok hakkı teslim edeceğiz.
O ağırlıktan bizde kurtulacağız.
O’nun omzunda taşıdığı yükü hafifleteceğiz.
Nadasta bekleyen toprağı işleyeceğiz.
Çarkları durmuş fabrikayı çalıştıracağız.
İmam söyletmeden biz söyleyelim, iyi adam olduğunu.
Tabuttaki adama bir ağızdan;
“Evliya gibi adamdı”
Diye bağırsak ne olur ki?
Belki bir bilişim uzmanı çıkar, hepimizin sayfasındaki iyi adamları toplar bir platforma..
Kötü adamlar da hizaya gelir belki.. kim bilir..
Sevdiğini,
Takdir ettiğini
Beğendiğini, sevdiğini söylemeden mezara götürmekte bencilliktir!
Bilmiyorum buraya uygun düşer mi,
Nenemden duymuştum;
Yaz ağlama, güz ağla
Gözlerini süz ağla
Sağlığımda sedasını duymadığım,
Ben öldükten sonra yüz ağla!
Beğendiyseniz paylaşın..
Beğenmediyseniz unutun gitsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.