“Fütüvvet Sultanı Ebû'l Hasan Harakanî” Üsküdar Üniversitesinde anıldı
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü tarafından her yıl düzenlenen Tasavvuf Araştırmaları Günleri, bu sene “Fütüvvet Sultânı Ebû'l-Hasan Harakanî” Uluslararası Sempozyumuna ve Tasavvuf Araştırmaları Tez Atölyesine ev sahipliği yapıyor.
Ercüment DAŞDELEN
Seyyid Ebû'l Hasan Harakanî Vakfı, Kerim Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı, TÜRKKAD Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul Şubesi ve Nefes Yayıncılık iş birliği ile düzenlenen “Fütüvvet Sultânı Ebû'l-Hasan Harakanî” Uluslararası Sempozyumu Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesinde gerçekleşti.
27-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen sempozyumda ABD, Almanya, Bulgaristan, Hindistan, Rusya, Ürdün gibi yedi farklı ülkeden 28 davetli bildirileri ile yer aldı.
Programın açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Konuk, Seyyid Ebû'l Hasan Harakanî Vakfı Başkanı Yavuz Selim Uzgur ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Mutasavvıf Yazar Cemalnur Sargut yaptı.
“Günümüzde İslamofobi neticesinde asimetrik bir savaş başladı”
“10 gün önce, Pakistan Gençlik Meclisinin başkanı ile beraber 13 kişilik bir heyet üniversitemizi ziyaret ettiklerinde, üniversitemizin Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü olduğunu öğrendiklerinde çok mutlu oldular” diyen Prof. Dr. Muhsin Konuk, şunları kaydetti:
“Özellikle günümüzde İslamofobi neticesinde asimetrik bir savaş başladı. Bu savaş artık, savaş meydanlarında olmuyor. Bu savaş, doğrudan beynimizi ve kalbimizi etkiliyor. Dolayısı ile bu savaş neticesinde tek amaç, Müslümanların elinden gerçek Müslümanlığı almak ve birilerinin istediği şekilde bir Müslümanlık ortaya koymak. Buna karşı, işte bizim hayatımıza ölçü olacak hayatlar, ki bunlardan bir tanesi, bu yüce ruh Hz. Harakanî, o ve onun gibi bu topraklarda yetişmiş olan müstesna insanlar. Allah onlardan razı olsun ve sizin de huzurunuzda o yüce ruhu saygı ile selamlıyorum. Ümit ediyorum, bu sempozyum neticesinde açığa çıkan ortak raporlar da ülkemiz geleceği adına hayırlara vesile olacak.”
“Bu ruh, bu toprakların bize vatan olmasına vesile oldu”
Açılış konuşmalarına programda emeği geçen herkese teşekkür ederek başlayan Seyyid Ebû'l Hasan Harakanî Vakfı Başkanı Yavuz Selim Uzgur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Harakani Hazretleri yaklaşık bin yıl önce Kars’ı ve Anadolu’yu şereflendirdiğinde kapısının üzerine şöyle yazmış: ‘Her kim bu kapıya gelirse, ekmeğini verin ve inancını sormayın. Allah katında ruh taşıyan herkes Ebû'l Hasan’ın sofrasında ekmeğe layıktır’. Anadolu’nun ruhu, aşkı, sevdası, insanlığı, ahlakı, Allah Resulünün güzel ahlakından neşet eden bu sözün içerisinde gizlidir. İnsanın yaratılışına ve ruhuna değer veren ve o ruhu bütün yaratılmışlardan aziz tutan bir anlayış, Anadolu’yu bin yıldan beri mayaladı, aşk ve muhabbetle yoğurdu ve bizim ayakta durmamıza ve bu topakların bize vatan olmasına vesile oldu.”
“Kyoto Üniversitesinde kurmuş olduğumuz Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi, muazzam çalışmalar yapıyor”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut ise, duygularını şu cümlelerle dile getirdi:
“Ebû'l Hasan Harakanî, büyük sultanlardan bir tanesi… Onlarla olmak, onlarla yaşamak, onları idrak etmek, onları anmak onlardan sözler söylemek, İslam tasavuffunun kemal noktasında birleşmesini sağlıyor ve bizi benlikten edebe davet ediyor. Yaptığımız işi kendimizden görmemeyi öğretiyor. Bizde bir kuvvet-i kudret yok. Biz biliyoruz kendimizin ne olduğunu, bir sinek hükmünde olmadığımızı; ama bize bu işleri lütfeden ve bu enerjiyi veren bu sultanlardan Allah razı olsun. Şimdi hedefimiz çok daha büyük. Kyoto Üniversitesinde kurmuş olduğumuz Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi, muazzam çalışmalar yapıyor ve çocuklar hakikaten İslam için büyük çabalar gösteriyorlar.
“Amerika’daki çalışmalar İslamofobi’ye karşı çok büyük bir mücadele arz ediyor”
İlk defa Kyoto Üniversitesinde dini bir müessese kuruldu ve bu müessese İslam’ı anlatıyor. Çin’de yaptığımız İslam ve Çin Medeniyeti Sempozyumu (2015) çok büyük ses getirdi ve Çinli çocukların Müslüman oluşlarını, onların Allah aşkı ile ağlayışlarını izledik. İnşallah tekrar sempozyumlar orada devam edecek. Amerika’daki çalışmalar İslamofobi’ye karşı çok büyük bir mücadele arz ediyor. Bunların hepsinin gayesi birlik ve beraberlik. Onun için muhabbet ve birlik sağlamak, sadece farklı inançları değil, İslam’ın içindeki farklı yolları bir araya getirmek, çok önemli. Bugün bütün tarikatlar, yollar, anlayışlar, bugün büyük sultanların önünde birleşiyor ve onu anlatmaktan zevk alıyorlar.
Başkanlığını, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin yürüttüğü ilk oturumda; Prof. Dr. İsa Yüceer “Anadolu’nun Manevi Kimliğinde Hasan Harakanî Faktörü”, Doç. Dr. Alan Godlas “Ebû'l Hasan Harakanî’nin Nûrü’l Ulûm Eserindeki Sûfiyâne Dünya Görüşünün Boyutları” ve Dr. Laila Khalifa “Hakikat ve Hayal Arasında: İbn Arabî’de Fütüvvet Anlayışı” başlıklı konuşmaları ile yer aldı.
“Tasavvufta kokunun çok önemli bir yeri vardır”
Sempozyumda, ikinci oturumun başkanlığını ise Prof. Dr. Ahmet Turan Arslan yürüttü. Oturumda, Prof. Dr. Mim Kemâl Öke “Tasavvufta Kokuların Sırrı ve Mesnevî’de Harakanî Kokusu”, Prof. Dr. Niyazi Beki “Ebû'l Hasan Harakanî’ne Naz Makamı” ve Dr. Cangüzel Güner Zülfikar “Fütüvvet Anlayışına Farklı Yaklaşımlar” başlıklı konuşmaları ile katılımcılarla bir araya geldi.
Prof. Dr. Mim Kemâl Öke, Mesnevi’den öyküler anlatarak, tasavvufta kokunun önemi hakkında şunları kaydetti: “Tasavvufta kokunun çok önemli bir yeri vardır. Anlatmaya kalksak, bir sempozyum daha yaparız. Birçok koku bizi rahatsız edebilir; ama önemli olan sufliyetin kokusunu duyabilmektir. O koku alkol, anason, küfür kokusu olabilir. Ama bir ağız neyi kokluyorsa, neyi koklamaktan hoşlanıyorsa, o kokuyu çıkartır. İnsanın içinin kirli olması bunu da dışarıya salar. Onun için koku önemli. Güzel kokmak lazım. Hz. Peygamberimizin kokuyu ne kadar sevdiğini biliyoruz.”
Ahmet Taşğın’ın başkanlığında gerçekleşen 3. oturum; Kabir Helminski “Aşkta Mütevâzı Ol, Sevmekte Gözüpek”, Bilal Gök “Fütüvvet Sultanı İle Hikmet Sultanının Buluşması: Harakanî – İbn Sînâ Görüşmesi” ve Muhammed Bedirhan’ın “Ebû'l Hasan Harakanî ve İlk Dönem Sûfîlerinde Allah’ı Talep Etmek: Dünya ve Âhiretten Fânî Olmak” başlıklı sunumları ile düzenlendi.
Sempozyumun ilk gününün son oturumu ise Halil Baltacı başkanlığında tamamlandı. Oturuma, Omid Safi “Harakanî: Allah’la Beraber Nefeslenen Velî”, Barbaros Ceylan “Meslek Hayatında Fütüvvet Felsefesinin Güncellenmesine İlişkin Bir Çalışma: Hâmîlik Okulu” ve Velin Belev “Harakanî ve Ümmî Sûfinin Hâli” başlıklı konuşmaları ile katıldı.
Tez Atölyesinde, Tasavvuf Aaştırmaları Enstitüsünden 8 tez çalışması sunuldu
Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Yüksek Lisans Programında yürütülmekte olan tez çalışmaları Sempozyum oturumlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. “Akşemseddin’in Mâddetü’l-hayât Eserinde Canlı ve Canlılık Anlayışının Tasavvuf ve Biyoloji İlimleri Açısından İrdelenmesi”, “Eşrefoğlu Rûmî’nin Tarîkatnâme Eserindeki Hz. Ali Tasavvuru”, “Türk Edebiyâtında Manzum Dervişnâmeler”, “Tasavvuf Kültürünün Meyvesi Kuş Evleri”, “Yazıcıoğlu Kardeşlerin Eserlerinde Hz. Ali”, “Liyâkat ve Lütfi Paşa: Asafnâme’de Devletli Ahlâkı”,“Beşiktaşlı Yahya Efendi’nin Divân’ında Muhabbet Kavramı” ve “Ken’an Rifâî’nin eserinde Rifâî Mihrâbı: Sembolden Mânâya Yolculuk” başlıklı tebliğler sunuldu.
Sempozyum, canlı yayın kanallarında da yoğun ilgi ile karşılandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.