Faruk Ocak, çalıştayda karşılaştıkları engelleri anlattı
Kars Dolunay Derneği Başkanı Faruk Ocak, Kars Belediyesinin düzenlediği yerel yönetimler ve sağlık çalıştayında yaptığı sunumda, engellilerin şehir yaşamının her alanında karşılaştığı engelleri dile getirdi.
Volkan KARABAĞ / KARS HAKİMİYET
Namık Kemal Toplum Merkezinde 3 gün devam eden çalıştayın 2. gününde Moderatörlüğünü Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut’un yaptığı oturumda, halkın belediyecilik hizmetlerinden beklentilerin neler olduğu masaya yatırıldı.
Oturumda Dolunay Derneği Kars Şubesi, Belediye Kadın Çalışmaları Birimi, Belediye Evde Bakım Birimi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Kars Şubesi, Kars Can Dostlar Derneği, Kuzey Doğa Derneği ve Belediye Veteriner İşleri Müdürlüğü yetkilileri sunumlar yaptı.
Oturumda konuşan Kars Dolunay Derneği Başkanı Faruk Ocak, engellilerin şehir yaşamında karşılaştığı engelleri ve sorunları dile getirdi. 2006 yılında kurdukları Kars Dolunay Derneğini 14 yıldır kendi çabalarıyla ayakta tutmaya çalıştıklarını belirten Ocak, eğitim verdikleri gençlerle beraber engelliler ile birlikte yaşama kültürünü oluşturma çabası verdiklerini söyledi.
ENGELLİLERİ, YANGINDA EN SON KURTARILACAK EŞYA GİBİ GÖRMEYİN
Konuşmasında bir engelli olarak evinden çıktıktan sonra lavaboya gitme özgürlüğünün kendisine verilmediği bir şehirde yaşama hakkının olmayacağını dile getiren Ocak, yangında en son kurtarılacak eşya ibaresinin engellilerin üzerinden kaldırılması çağrısı yaptı.
Engellilerin her yerde ve her alanda büyük sorunlar yaşadığını söyleyen Kars Dolunay Derneği Başkanı Faruk Ocak sunumunda: “Gençlerle beraber engelliler ile birlikte yaşam kültürünü oluşturmak istiyoruz. Bu anlamda çok büyük mesafeler aldık. Eğitime yönelik harcamalarımız oluyor. Eğitim olmazsa olmazımızdır. Şehrimizde engellilerin eğitim alması maalesef çok zor. Ben bir engelli olarak evimden çıktıktan sonra lavaboya gitme özgürlüğünün bana verilmeyen bir şehirde yaşama hakkım olamaz. Türkiye’de hangi şehre gidersem kaldığımı yerden dışarı çıktığım zaman da lavaboya gitme özgürlüğüm yoksa o şehirde de yaşama hakkım yoktur.
ERİŞEBİLİRLİK DİYORUZ
Erişebilirlilik diyoruz. Ama bilgiye, sağlığa erişebilirliğimiz toplumun içinde varlığınızı oluşturabilecek erişilebilirliğiniz olmadığından bir engelli olarak yaşam hakkınızı elde etmek için kendinizi topluma lanse ediyoruz. Aslına evimizden çıktığımız zaman televizyonumuzu açamadığımız zaman neye erişebiliyoruz ki. Telefonu kullanamadığımız zaman neye erişmiş oluyoruz. Toplumun bizi gördüğü sadece kendi vicdanını rahatlatmak için, ajitasyon yaparak bizi görmesinden başka bir işe yaramıyoruz. Oysa bizi bize bıraksanız bu toplumun ekonomisini, üniversitesini, bilim seviyesini daha üst seviyeye taşırız.
SİZLER BİZLERLE DEĞİL BİZLER SİZLERLE YAŞAMAYI BİLİYORUZ
Çünkü sizler bizlerle değil bizler sizlerle yaşamayı biliyoruz. Bu konuda bizlerin gençlere eğilmesinin sebebi, sizlerin ekonomi içerisinde koşturmanız, çeşitli işler yaparken bizleri umursamamanız, özellikle dinden dolayı gençlerle arkadaş olursak, gençlerin yarasını sarmak için merhem olursak, engelli bireylere gençlerin bakış açısı değişir. Onlarla beraber yaşadığımız şehri ve ülkeyi daha güzel ve daha mutlu sevilere taşıyabiliriz. Ama bununla ilgili büyüklerimiz siler bizlere engelli diyorsunuz.
SENİN SAKATLARLA NE İŞİN DİYEREK ÇOCUĞUNU DÖVEN BABALAR VAR
Biz Dolunay Derneği olarak gençlerle birlikte çalışıyoruz. Gönlü öğrenciler biz engelliler ile bazı zamanlarda birlikte yaşıyor. Beni de bu gün buraya tekerlekli sandalyem ile bir genç getirdi. Ama benin çevremde ‘senin sakatlarla ne işin var’ diye çocuğunu döven bir baba var. Önce engellilere karşı insanların bakış açısını ve beyinlerdeki mantaliteyi değiştirmek gerek. Benim beynimde engel yok ama benim önüme engel koyan insanların beyninde engel var.
ENGELLİLER BELEDİYELERDEN NELER İSTER
Benim belediyeden isteyim ve beklentim; Türkiye Cumhuriyeti’nin belediyeler yasasındaki engellilere verilen hakların yerine getirilmesidir. Ben yıllardan beridir belediye başkanlarına söylememe rağmen bir sonuç alamadım Ama sorunlar böyle çözülmüyor. Şehirde bir düzen ve kurallar olması gerek. Dolmuş durakları ve engelli geçişleri önünde araçların park yapılmaması bir kültür haline getirilmeli. Rampaların eğimlerinin düzeltilmesi gerekiyor. Engelli park alanlarında bir tane bile uyarı levhası yoktur. Olanlarda kaldırıldı.
500 Bin Kişide Bir Görülen Bir Hastalığa Sahibim
Bir engelli olarak hastanelere doğru dürüst gidemiyorum. Dünya tıp tarihinde 500 bin kişide bir görülen bir hastalığa sahip olduğum için Kars’ta ve Ülke genelinde doktorların bilgisi ve tecrübesizlikleri ile karşı karşıyayım. Her gittiğim hastanede her doktora hastalığımı anlatmaktan artık yoruldum. Bu nedenle eğitim verdiğimiz gençlerle öğrencilik dönemlerinde beraber olalım, bizlerle yaşayarak hastalıklarımızı öğrensinler istiyoruz. Engelli bir arkadaşım İstanbul Tıp Fakültesinde sadece dekan beyin ‘Sen bu hastanede bu halinle çalışıp doktor olacağını mı sanıyorsun’ dediği için 1. sınıfta okulu bıraktı. Ama bunun gibi karşılaştığınız durumlara rağmen mücadele ediyoruz. Benim kardeşim şu anda dördüncü üniversiteyi okuyor. Bir engelli arkadaşım ilkokulu bile okumadığı halde 3 yıl içerisinde üniversiteye girebilecek kapasiteye geldi. Öğrencilerimize söylediğimiz tek şey ‘okuyun, önce kendinizi daha sonra da engellileri kurtarın’ diyoruz. Çünkü ben liseden sonra okuyamadım. 8 defa üniversite sınavına girdim ve 7’isini kazandım. Ama hiçbirine gidemedim. Çünkü büyükler ne yolları, ne yurtları, sınıfları, amfileri kısacası üniversite yerleşkelerini inşa ettikleri zaman biz engellileri hesaba dahil etmedikleri için okuyamadım. Benim kardeşim İstanbul Marmara Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri Mühendisliğini okurken yurt bulmadığı için dördüncü sınıftan ayrıldı.
ENGELLİLERE UYGUN OLMAYAN BİNALARA RUHSAT VERİLİYOR
Kars’ta her şey yeniden yapılmıyor. Bir şeyler yapılıyor ama şehirleşmede biz engelliler yokuz. Çünkü belediye yasalarına göre engelliler uygun olmayan binalara ruhsat veriliyor. Ama biz engelliler binaların asansörlerini kullanmak için 15 – 20 basamak çıkmak zorunda kalıyoruz. Erzurum’da Sağlık Bakanı’na dediğim gibi ‘tekerlekli sandalyemi kucağıma alıp ceylan gibi sekmem mi beklen iniyor. Bütün dünyayı yaşadığınız şehri engellilere göre dizayn etseydik, sizler yaşayabilir miydiniz. Oysa ki biz sizin kurguladığınız şehirde sizlere rağmen yaşamaya çalışıyoruz. Artık görevlerinizi yaparken bizleri görmemden gelmeyin. Çünkü bizler hayalin değil yaşamın bir gerçeğiyiz. Sizler ne kadar gözlerinizi kapatsanız bile görme engelli olmazsınız. Buradan herkese çağrıda bulunuyorum; 14 Mayıs Dünya Empati Gününde her birinize bir tekerlekli sandalye verelim ve Kars sokaklarında beraber gezelim. O zaman engellilerin neler yaşadığını görürsünüz. Bizleri dört duvar arasına koyup perdeyi çekmeyin. Yangında en son kurtarılacak eşya ibaresini üzerimize yapıştırmayın.”şeklinde ifadeler kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.